Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgür Özdemir

Özgür Özdemir
@ozgurozdemir
... Hiç de önemi yoktu. Bu işleri sonsuza değin yapamazdı insan. Ama kimse sonsuza değin yaşamazdı ki... Belki de bütün ömrümü bu üç gün içinde yaşadım, diye düşündü. Eğer bu doğruysa, son geceyi saha değişik bir biçimde geçirmek isterdim. Ama son geceler hiçbir zaman iyi şekilde geçmez. Son hiçler güzel değildir. Evet, son sözcükler kimi kez güzel olur. "Viva bu kasabanın Belediye Başkanı olan kocam" hiç de fena değildi.
Sayfa 376Kitabı okudu
Reklam
Doğu'da sevdanın, masalın, sihrin daha derin olmasıyla ilgiliydi. Araplar sevdaya garam diyordu, aşk ise sarmaşıkların sarılması anlamındaydı ki belki sevdaya daha çok yakışan bir şeydi.
Sayfa 135Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sivrisinek ve saz arkadaşları
Kızın gözlerinin içi gülüyor: "Şanslısın... Tesadüf, tecrübenin yerini aldı. Anlamsızlık, kusursuzluk haline geldi. Aşk tarihten siliniyor. Hidrojen bombaları dünya nüfusunu 'patlatıyor'. Ve biri seninle özel olarak ilgileniyor!"
Sayfa 249Kitabı okudu
27 bin yıllık fetret devri
Okuduğunuz romanda, olayların akışıyla ilgisiz bölümlerin bulunması ihtimalı 2'de 1
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
... Küçücük bir oda düşünün, güneş vurunca ısınan,öğle güneşinde kavrulan bir oda... İçinde sadece bir masa, sandalye ve bir yatağın olduğu küçük bir oda... ve masanın üstünde sadece bir kol saati ve bir tabanca duruyor...
Nişan
Böylece artık iyice tenhalaşmış olan Satsat masasının kenarında, Füsun ile Sibel'in arasındaki sandalye bana kaldı. Oraya Füsun ile Sibel'in arasına oturdum.O sırada bir fotoğrafımızın çekilmesini ve yıllar sonra sergilemeyi ne çok isterdim!
Nişan
"Senin lügatında flört," dedi Berrin, "nişanlanmamızdan önce Cumartesi öğleden sonraları beni sinemaya götürmek anlamına gelir... Beş dakika arada Fener'in maçının sonucunu öğrenmek için de portafit radyo getirdin yanında." hahaha
"Bu bir kitap" dedim. "Kitap yazıyorsun" sesim epey kalınlaştırdım. "Kitap yazarları yazanlara saygım sonsuz olmuştur hep." Sonra en üstteki sayfaya bakınca kitabın ismini dikizledim-OTOMATİK PORTAKAL-ve dedim ki: "Bu çok salakça bir isim. Otomatik portakal mı olurmuş?"
Bazı Nahoş Antropolojik Gerçekler
c) Erkek yan çizip kızla evlenmezse ve kız on sekiz yaşından küçük ise, öfkeli babası bazan kızını çapkın erkekle evlendirebilmek için mahkemeye gidip dava açardı. Bazan bu davalar basın tarafından izlenir, o zaman gazetelerin "iğfal edilmiş" dediği genç kızın yayımlanan fotoğraflarında gözleri -bu şerefsiz durumda tanınmasın diye- kalın siyah çizgilerle kapatılırdı. Aynı kara bantlar polis baskınında yakalanan fahişelerin, zina yapan ya da ırzına geçilen kadınların gazetelere çıkan fotoğraflarından yapılmış bir maskeli baloda gezinmeye benzerdi. Zaten "hafif" kabul edilen şarkıcı, artist ve güzellik yarışması katılımcıları dışında, gazetelerde gözleri bantlanmamış Türk kadını resmi çok seyrek yayımlanır, reklamlarda da Müslüman olmayan yabancı kadınlar ve yüzler tercih edilirdi.
Reklam
"Yazık," dedi ukalaca. Hamle o kadar da kötü düşünülmemişti. Aslında amatör olduğu düşünülürse, olağanüstü yetenekli bu bey." Amatör mü? Hahaha