Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sabit bir devletin saltanatından ziyade seyyar bir ırkın konaklamasını temsil eden başıboş, dağınık, şekilsiz bir şehir, koca bir payitaht taslağı, büyük bir şehirden çok büyük bir temaşa oyunudur.
Nihayet her şey 29 Mayıs'ta yapılmasına karar verilen son hücuma bağlandı. Askerlerin savaşma azmini arttırmak için kentin İslam hukuku gereğince üç gün yağma edilebileceği duyuruldu. Öte taraftan, XI.Konstantinos şehir surlarını gezip müdafilerin moralini yüksek tutmaya çabalıyordu; kentte birbiri ardına dinî merasimler tertip ediliyor, savunma yerlerini bırakıp kaçanları engellemek için sert tedbirler alınıyordu. Osmanlıların gündoğumunda başlayan üç dalga halindeki büyük taarruzu sırasında, İstanbul kuşatmasının simge isimlerinden Giovanni Guistiniani Lungo ağır yaralandı, müdafaa hattı tam anlamıyla çöktü. Topkapı surları ve burada bulunan yüksek kule, ağır topçu ateşi ve başarılı lağım faaliyetleri sonucu kulenin altına yerleştirilen barut fıçılarının ateşe verilmesiyle yıkıldı. XI.Konstantinos, maiyetindeki askerlerle Yedikule civarında bir miktar azap tarafından sıkıştırılarak öldürüldü. Artık "Fatih" unvanını almaya hak kazanan II.Mehmed, öğle üzeri muzaffer bir kumandan olarak şehre girdi ve Ayasofya Kilisesi'nin kubbesine çıkarak olup bitenlere göz gezdirdi. Ardından yağmayı ikinci gününde durdurdu. Sonra şehir halkına can ve mal güvenliği temin ettiği gibi, ileride oluşturacağı yeni devletine payitaht yapmayı düşündüğü bu vaat edilmiş kentin daha fazla yıkıma uğramaksızın kontrol altına alınmasına özel bir itina gösterdi.
Reklam
Sultan Abdülaziz'in Avrupa'ya yapacağı ziyaret öncesinde oldukça önemli bir hukuki sorun yaşanır. Sorun şudur ki, padişahın adımını atacağı her yer payitaht, yani kendi toprağı sayılacaktır. Aynı zamanda halife olan Osmanlı padişahının, Müslüman olmayan topraklara adımını basacak olması kimi çevrelerde hoşnutsuzluk yaratır. Bu mutlaka aşılması gereken önemli bir sorundur! Son derece zeki bir öneri sonucu ortaya atılan çözüm, sorunu kökünden halleder: Abdülaziz'in ayakkabılarının tabanı açılacak, içine İstanbul toprağı serildikten sonra yapıştırılacaktır. Böylelikle padişah dünyanın neresine giderse gitsin kendi toprağına basmış, kendi toprağından dışarı bir adım bile atmamış olacaktır! Abdülaziz'in ayakkabılarının içindeki toprak sayesinde İstanbul, Avrupa'nın birçok köşesini gezmiş olan tek dünya kentidir!
Sultan Abdülaziz'in Avrupa'ya yapacağı ziyaret öncesinde oldukça önemli bir hukuki sorun yaşanır. Sorun şudur ki, padişahın adımını atacağı her yer payitaht, yani kendi toprağı sayılacaktır. Aynı zamanda halife olan Osmanlı padişahının, Müslüman olmayan topraklara adımını basacak olması kimi çevrelerde hoşnutsuzluk yaratır. Bu mutlaka aşılması gereken önemli bir sorundur! Son derece zeki bir öneri sonucu ortaya atılan çözüm, sorunu kökünden halleder: Abdülaziz'in ayakkabılarının tabanı açılacak, içine İstanbul toprağı serildikten sonra yapıştırılacaktır. Böylelikle padişah dünyanın neresine giderse gitsin kendi toprağına basmış, kendi toprağından dışarı bir adım bile atmamış olacaktır! Abdülaziz'in ayakkabılarının içindeki toprak sayesinde İstanbul, Avrupa'nın birçok köşesini gezmiş olan tek dünya kentidir!
İstanbul'da iktidar mevkiine gelen ve gelecek hükümetler hakkında görüşümüz: Türk milleti hiçbir vakit ve hiçbir bahaneyle düşman elinde oyuncak olmaya mahkûm olan bir hükümete mukadderatını teslim edemez. Dolayısıyla İstanbul'daki askeri işgal devam ettikçe İstanbul'u payitaht olarak tanımamızın imkânı yoktur.
Vay be
Sultan Abdülaziz'in Avrupa'ya yapacağı ziyaret öncesinde oldukça önemli bir hukuki sorun yaşanır. Sorun şudur ki, padişahın adımını atacağı her yer payitaht, yani kendi toprağı sayılacaktır. Aynı zamanda halife olan Osmanlı padişahının, Müslüman olmayan topraklara adımını basacak olması kimi çevrelerde hoşnutsuzluk yaratır. Bu mutlaka aşılması gereken önemli bir sorundur! Son derece zeki bir öneri sonucu ortaya atılan çözüm, sorunu kökünden halleder: Abdülaziz'in ayakkabılarının tabanı açılacak, içine İstanbul toprağı serildikten sonra yapıştırılacaktır. Böylelikle padişah dünyanın neresine giderse gitsin kendi toprağına basmış, kendi toprağından dışarı bir adım bile atmamış olacaktır! Abdülaziz'in ayakkabılarının içindeki toprak sayesinde İstanbul, Avrupa'nın birçok köşesini gezmiş olan tek dünya kentidir!
Sayfa 16 - İş BankasıKitabı okudu
Reklam
23 Nisan'da Ankara'da toplanan meclisin çok önemli özellikleri vardır. Bir defa kurucu bir meclisti. Hukukunu kullanamayan bir payitaht adına Anadolu içlerinde kurucu payitaht olmuş, yetki üstlenmiş ve "Türkiye" adını ilk defa kullanmıştır. İstanbul'da dağıtılan meclisin kalan üyeleri yeni meclisin de üyesi olmuşlardı. 23 Nisan 1920 önemli bir tarihtir, zira bu tarihte milletimizin adı, devletin adı konmuştur. Bu isim "Birleşik Devletler" tarzında bir isim değildir, bilakis tarih boyunca var olan bir kavmin adının bir devlete verilmesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bir şeyi daha bilinçli olarak ifade ediyordu; bu, "Konvansiyonel" dediğimiz meclis hükümeti sistemidir.
Sayfa 179Kitabı okudu
Kurtuluş Savaşı'nın ilk bir buçuk yılında bölgesel isyanlar ortaya çıktı. Marmara Bölgesi'nde, Çanakkale Biga'dan, İzmit ve Adapazarı, Düzce ve Hendek'e kadar iki devre halinde Anzavur'un ayaklanması olmuştur. Anzavur'un saray çevreleri ve Damat Ferid ile yakın ilişkisi vardı ama cahildi. Diğer yandan "kabilesinin mensuplarını etrafına topladı" diyemeyiz. Çünkü Kurtuluş Savaşı isyanları sadece Marmara bölgesi ve bu yörenin Çerkezleriyle sınırlı değildir. 1856'dan beri Çerkezler imparatorluğun her yerine (Marmara, Bolu, Maraş, Kayseri, Çorum, Amasya ve Hatay ve Suriye ve Filistin) yerleştirilmişti. Ayrıca isyanlar Konya ve Bozok'u (Yozgat) da kapsıyordu. Buralarda ise yerli ahali önde gelmektedir. Balkan Savaşı'nın ve uzun bir dünya savaşının Anadolu halkını askerlik ve harbden bezdirmiş olması sebebiyle bu tepki normaldi. Ancak bu normal antimiliter tepkiyi Anadolu'da yuvalanan eksik eğitimli, Müslüman kanat gösteriyordu. Yine de İstiklal Savaşı boyunca din görevlilerinin bazılarının aktif rolünü ve Kuva-yı Milliye'yi destekleyen hareketlerini de görmezlikten gelemeyiz. Bu alanda çok önemli bir kadro kalabalığı vardır. Başta Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi, hem payitaht hem vilayetlerde Anadolu hükümetinin fetvalarını destekleyen, vaaz veren, propaganda yapanlar vardı. İstiklal Savaşı bir iç savaş, kardeş savaşı olarak gelişte göstermek eğilimindeyken Millet Meclisi hükümetinin nizami orduyu teşkili ve İstanbul'dan gelen subayların katılmasıyla bu safha sona erdi.
Sayfa 185Kitabı okudu
·
Puan vermedi
Osmanlı devrinin üç silüetini yansıtan payitaht İstanbul’un ve tebaasını anlatan bir eser. Abdülhamit ve meşrûtiyet ve sonrasını anlatan nadide bir eser dili ve akıcılığı ile öne çıkan bi eser
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,442 okunma
301 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.