Yaşamıyoruz aslında, yalnızca bir süreliğine hayatı örtüyoruz üzerimize. Artık sokağa her çıktığımızda otopsi masasına yatırılmış kadavralardan bir farkımız yok. İç organlarımız istila ediliyor, vücudumuz iğdiş edilip beynimiz et yığını gibi oradan oraya savruluyor; ta ki her birimiz pop kültürünün çok sevdiği o tembel ikonlara, yani zombilere dönüşene dek. Gülümsemeler, bakışmalar, göz süzmeler, ne haber nasılsınlar, iyiyim ya senler, hocamlar, efendimler, saçma sapan şakalaşmalar ve bir araba dolusu küfür; istesek de istemesek de tüm bunlar hayatımızın bir parçası. Oysa giderek etkisini yitiriyor gerçeklik. Güçten düşüyor; anlamsız şekillere dönüşüyor her şey. Biri diğerinden farksız gazetelerin magazin sayfalarından fırlamış gibiyiz hepimiz. En önemli, en zeki, en popüler, en, en, en... Caka satıyoruz sağa sola. Kibrimizden yanaşılmıyor yanımıza. Bir karınca kadar değerimiz yok oysa.