Gözlerim, kulaklarım, tüm duyularım sabahtan geceye, geceden sabaha kadar hiç beslenemiyordu. İnsan kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, lavabo gibi sessiz nesnelerle baş başa kalıyordu; simsiyah bir sessizlik okyanusunun içindeki cam fanuslu bir dalgıç gibi, dünyayla bağlantısını sağlayan ipin koptuğunu fark eden ve bu sessiz derinlikten asla çıkamayacağını bilen bir dalgıç gibi yaşıyordu.