Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Önemli olan tek şeyin yalnızlığın: Ne yaparsan yap, nereye gidersen git, gördüğün hiçbir şeyin önemi yok, yaptığın her şey boşuna, aradığın her şey sahte. Var olan tek sey yalnızlık, her seferinde er ya da geç karşında bulunduğun, dost ya da yıkıcı yalnızlık; onun karşısında, her seferinde yalnız kalıyorsun, yardımdan yoksun,şaşkın ya da afallamış, umutsuz, sabırsız.
Olasılık dışı karşılaşmaların umuduyla kendini zorluyorsun . Ama deri , bakır, ağaç senin için ışıldamaya başlamıyor ki, ışıklar yoğunluklarını senin için azaltmıyorlar ki ,sesler senin için duyulmaz hale gelmiyorlar ki.
Reklam
Oysa sen ölü bakışlı, saydam bir hayaletten, külrengi bir cüzzamlıdan ,çoktan toza dönmüş bir siluetten, kimsenin yaklaşmadığı tutulmuş bit yerden başka bir şey değilsin.
Uyumuyorsun ama uyku artık gelmeyecek. Uyanık değilsin ve hiç uyanmayacaksın. Ölü değilsin ve ölüm bile seni kurtaramayacak...
Sonra uzun bir süre hiçbir şey olmuyor;hiçbir şey, ya da daha sonra, bazen,bir yerlerde,beyaz bir gök cismini andıran bir şey patlıyor ...
Önünde, zamanlar boyunca,kıpırtısız, bunalımsız, kargaşasız bir yaşam olcak: ne bir pürüz, ne bir dengesizlik. Dakikadan dakikaya ,saatten saate,günden güne, mevsimden mevsime,hiç bitmeyecek olan bir şey başlayacak:bitkisel yaşamın, iptal edilmiş yaşamın.
Reklam
Ne diye yaşar gibi görünesin ki? Neden sürdüresin? Başına gelecekleri şimdiden bilmiyor musun sanki? Olman gereken her şeyi daha önceden olamadın mı: anasına layık bir oğul, küçük cesur izci,daha iyisini yapabilecek öğrenci, çocukluk arkadaşı, uzak kuzen ,yakışıklı asker,yoksul genç adam?
Ama senin özürlere,pişmanlıklara, nostaljilere ihtiyacın yok. Sen hiçbir şeyi dışlamıyor,hiçbir şeyi reddetmiyorsun. İlerlemekten vazgeçtin ama zaten ilerlemiyordun ki ,yeniden yola çıkmıyorsun, vardın sen,daha uzağa gidip de ne yapacağını kestiremiyorsun.
Yine böyle bir günde, biraz daha önce, biraz daha sonra, bir şeylerin yoluna gitmediğini, açık konuşacak olursak, yaşamayı bilmediğini,hiç bilmeyeceğini şaşırmadan keşfediyorsun.
Önce sadece bir tür bıkkınlık, yorgunluk;kassız ve kemiksiz olmanın, patetes çuvalları arasında bir patetes çuvalı olmanın boğucu ve yapışkan duygusuyla, sanki çok uzun süredir,saatlerdir,sinsi,uyuşukluk veren,verdiği ağrı hafif ama dayanılmaz olan bir rahatsızlığın pençesine düştüğünü birden fark etmiş gibi.
Reklam
(lat.) contraria contraiis curantur (tr.) zıtlar zıtlara iyi gelir
Sayfa 111 - Ayrıntı
(lat.) similia similibus curantur (tr.) benzer benzerini iyileştirir
Sayfa 111 - Ayrıntı
Perec bir kitabında şey diyordu, insan mutluluğu yakalayamaz, insan mutluluğu tarif bile edemez. İnsan sadece nedensizce mutlu olur, nedensizce de mutsuz. Bu ikisini birbirinden ayıran herhangi bir çizgi falan da yoktur. Sadece hayat vardır, içinde her boku barındıran lanet bir hayat, sırası geldikçe de her şey yaşanır. O kadar... Şimdi diyorum ki ben de Perec ustanın affına sığınarak, sıram gelmedi mi hala?
Ben bir taşra inzivasının en kuytu köşesinde sözlüklerin arkadaşlığıyla yaşayabilirdim, sabah ağaçlıklarda dolaşır, öğleden sonra birkaç sayfa karalar, akşam belki de biraz müzik dinlerken dinlenir, yorgunluğumu atardım...
"Hani çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya öyle bir şey işte "
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.