Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
237 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir Sean Dillon polisiyesi daha. Paul Rashid adında yarı Arap yarı İngiliz bir vatandaşın petrol sebebiyle girdiği entrikalar ve annesinin ölümünden emperyal güçleri sorumlu tutması sebebiyle olaylar başlar. Ve bu olayları durdurabilecek tek insan Grup 4'teki Sean Dillon'dur. Güzel dedektif Hannah Bernstein'in de yer aldığı bu romanı polisiye severler soluksuz okuyacaktır.
Şeytanın Oğlu
Şeytanın OğluJack Higgins · Altın Kitaplar · 200131 okunma
286 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir polisiye roman. Jef ve Simon resim yaparak ve satarak hayatını kazanmaktadır. Milyarder olan Drew'in evine resim yapmaya gelirler ve bir cinayet işlenir. Ölen adamın gizlice bıraktığı bir satranç taşını alırlar ve işe dahil olurlar. Amatör dedektiflik yapan her ne kadar Simon olsa da Jef kitabın sonunda herkesi şaşırtıp bir öğrenci birliği, petrol yolsuzluğu ve işlenen cinayetleri ortaya çıkaracaktır. Oldukça güzel bir polisiye roman olmuş.
Şah.. ve Mat
Şah.. ve MatAlain Page · Akba Yayınları · 197013 okunma
Reklam
“Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp, üst üste yaşadıkları toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; üzerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, filizlenen her otu kökünden koparmış, havayı taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, çevredeki tüm ağaçları kesmiş, tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırmış olsalar bile gene de ilkbahar ilkbahardı.”
Nice yıldır Bakü'de petrol çıkıyordu. Çıkmaz olaydı. Ya da çıktı, işleyenin elinde kalaydı, içi acıyla burkuldu. Kafkasya'nın en yalnız ülkesiydi Azerbaycan. Yarısı İran'da kalmış, yarısı Rusya'nın payına düşmüştü...
TÜRKİYE Batı ile İslam dünyası arasındaki ilişkiler, bölgede ve dünyanın geri kalanında savaş ile barışın kaderi büyük ölçüde Türkiye'nin geleceğine bağlı. 2030 yılından önce 100 milyonluk nüfusa ve yüzyılın sonundan önce 150 milyonluk nüfusa ulaşabilecek bu ülkenin karşısında üç gelecek olacak: 1- Avrupa Birliği'ne kabul edilirse, eksik olan Müslüman boyutunu katıp, Birliğin evrensel misyonuna tekrar kavuşmasını sağlar. Türkler bugün bu seçenekten yana; 2- Orta Asya'da biraz da Amerikan petrol şirketleri adına yöneteceği bir imparatorluğun merkezine dönüşür. Eğer Türkler, Avrupa yolunun sonsuza dek onlara kapalı olacağına inanırsa, eninde sonunda bu ikinci seçenek gerçekleşir. 3- Biri Avrupa'da, diğeri Orta Asya'da üçüncüsü de Güneydoğusunda olmak üzere ÜÇ PARÇAYA AYRILABİLİR. Birinci çözüm Avrupa için, ikincisi ABD için en iyi seçenek olur. Üçüncü çözümse; eğer barışçı bir şekilde gerçekleşmez ise DÜNYADAKİ FOSİL ENERJİ kaynaklarının yarısı bulunan bölgede uzun süreli bir kargaşa ortamı başlatabilir.
Sayfa 289Kitabı okudu
Denizli ve günlerden Cumartesi Saat : 15:42 suları . . . son bir cumartesi çalışanı olarak 14 yıl 2 haftalık mermer sektörü işimi , şirket bünyesindeki başka bir iş kolu olan petrol kısmında devam etmek üzere sonlandırmış bulunmakdayım. Denizli hava gayet güzel ve de sıcak tamda piknik havası cumartesisi saat mi 15:45 suları . . . Allaha emanet olun ve de herşey gönlünüzce güzel olsun Hayırlı ise İNŞALLAH . . .
Reklam
Tanbûrî Cemil'in Ninni'sini bir musikî şaheseri saymak epeyce güçtür. Fakat o plağı bulursanız iyi dinleyin. İktisadî denkliliği bozulmuş, mihrabı çökmeğe yüz tutmuş, gururunu yapan geleneklerin duvarı çatlamış bir topluluğun iç benliğini en canlı yerinde verir. Tanbur, san'atın hududuna girmeyen bir taklitle de olsa bütün havayı nakleder. Şüphesiz eski İstanbul sadece bu hüzün, bu hislilik değildi, sanıldığından çok fazla eğleniyordu. Belki de bu ninni, Hüseyin Rahmi'nin hayatımızın her safhasını alaya alan romanları gibi biraz da eğlenmek için yapılmıştı. Bununla beraber, bu fakirler cemiyetinde, saadeti bir ruh muvazenesinde arayan saf ve ahenkli insanların hayatında, her şeyin peşine bu gölge iyiden iyiye takılmaya başlamıştı. Doğrusu istenirse bu 'hüzün' biraz da kendiliğinden gelen bir şeydi. Tıpkı boş bir tiyatro sahnesinde seyredilen bir akşam saati gibi hayatın bazı unsurlarından doğuyordu. Petrol lambası, hava gazı ile yarı aydınlanan sokak, dilenci sesleri, bekçi sopası, yangın korkusu, acı vapur düdükleri, fazla dindar hayatın verdiği o garip psikozlar adeta matematik şekilde onu hazırlayıp besliyordu. Fakat ne de olsa vardı ve etrafımızdaki havayı elle dokunulacak şekilde kesifleştiriyordu. Onu kaybettiğimiz zaman kendimizi çıplak bulmamız, sarsılmamız da hayatımızda büyük bir yeri olduğunu gösterir.
Sayfa 132Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.