Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Plotinos Akıl Varlık Öz,bütün bunların üzerinde olan Tanrı'dan taşar
"Nasıl ki akılsal doğayı temaşa etmek isteyen biri bütün duyusal tasa­rımları bir yana bırakır ve böylece duyusala aşkın olan şeyi görebilirse, ay­nı şekilde akılsal olanın üzerinde yer alan şeyi temaşa etmek isteyen biri de akılsal olanı, aklın öğrettiği her şeyi bir yana bırakarak Aşkın olan'ın var olduğunu anlayacaktır, ama onu asla tanımlamaya çalışmayacaktır. Çünkü onun (Aşkın varlığın, Bir'in) tanımı, ancak bizzat 'tanımlanamaz olan' ol­duğu olabilir yani bir şey olmayan, belli bir şey değildir"
Sayfa 192 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
"Hayatta tesadüf yoktur, onda yalnızca uyum ve tertip hüküm sürer." — Plotinos, 4. Ennead: XXXV.
Reklam
Mevlana; 'Evrende her nesne bir birine görünmez bir sicimle bağlıdır'
Plotinos'a göre evrende cansız bir şey yoktur ve eğer biz bunun tersine inanıyorsak bunun nedeni bazı varlıkların hayatlarının açık, gözle gö­rünür olmasına karşılık başka bazılarınınkinin öyle olmaması veya bizim bu­nu göremememizdir. Plotinos'a göre evren canlı bir organizma ve onu meydana getiren bütün varlıklar canlı kuvvetler olduğuna göre, onlar arasında karşılıklı etki mümkün olup, evrenin herhangi bir parçasında meydana gelen bir şeyin aynı yapıya sa­hip bir başka parçasında 'sempatik' bir etki meydana getirmesi doğaldır.
Sayfa 187 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
294 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Kötülük kavramı felsefe tarihinde diğer birçok kavram gibi net bir şekilde tanımlanamamış kavramlardandır. Herkes tarafından kabul edilebilir bir ahlak anlayışının olmayışı da kötü ile iyi arasındaki ayrımı daha da belirsizleştirmiştir. Kötü kendi içinde doğal ve ahlaki kötülük olarak ikiye ayrılır. Doğal kötülük, kaynağı her türlü iradeli
Kötülüğün Felsefesi
Kötülüğün FelsefesiLars Svendsen · Redingot · 201847 okunma
Akıl, bir-çoktur yani o birlik içinde çokluk veya çokluk içinde birliktir.
*** "Gerçek dünya, Akıl'ın, gerçek Varlık'ın dünyasıdır. Onun içinde uzaysal bir ayrım, bölünme yoktur ... Bu dünyada bireysel varlıklar, onun bütünün­den ayrı değildir. .. onun her bir parçası aynı zamanda bütünün kendisidir" Plotinos *******
Sayfa 184 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos için gerçek bilgi, doğru bilgi,
Aklın kendi dışında olan bir şeyin değil, bizzat kendisinin, kendi içeriğinin bilgisi olmak zorundadır. O halde gerçek doğru, akılda bulunan bir kavramın, yargının, düşüncenin onun dışında bulunan bir şeye uygunluğu olamaz, ancak onun kendi kendisine uygunluğu olabilir. Kısaca gerçek doğru bilgide akıl, kendisinden başka bir şeyi tasdik etmez ve akılsal, aklın kendisin­den başka bir şey değildir
Sayfa 181 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Plotinos'a göre demonlarla insanlar cinsel ilişki kurabilir, üreyebilirler; bu henüz gerçekleşmemiş de olsa, mümkündür. Böylece, geç ortaçağda ortaya çıkan modern cadı kavramını oluşturan en önemli unsurlardan biri olan, cadıların demonları (şeytan)cinsel ilişkiye (incubus-succubus) girebildikleri inancının tohumları atılmış olmaktadır. Kötü demonlar insanlara zarar vermek için vebaya, kuraklığa, kötü ürüne, depreme ve diğer doğal afetlere, sehvet, kıskançlık ve yükselme hırsıyla savaşlara neden olurlar.
KİTAP/BİLGİ
Daha önce Eflatun kitaptan öğrenmeyi sahte bilginin bir türü olarak tasvir etmişti. Plotinos ve proclus gibi yeni Eflatuncular da gerçek bilginin kitablarda bulunamayacağı konusunda ısrarcı olarak bu görüşü pekiştirdiler. Kitaptan öğrenmeye alternatif olarak, yeni Eflatuncular sezgi ve müşahade de dahil olmak üzere akıl yürütmeye dayanmayan yöntemler geliştirdiler. Benzer kitap karşıtı hareket, temelde yeni Eflatunculuktan etkilenen sufizm türünü benimsediği için, klasik sonrası islam düşüncesinde görülebilir.
Plotinos; En iyi varlığın, en iyi bir eseri meydana getirmemesi imkan­sızdır.
Bundan dolayı Yaratıcı düşünmüş ve şunun farkına varmıştır ki, gözle görünecek şekilde yaratılmış olan şeylerden hiçbir zaman aklı olan bir bütünden daha güzel, akılsız bir bütün çıkamaz. Öte yandan o hiçbir varlıkta ruh olmayınca akıl bulunamayacağını anlamıştır. Bunu düşündü­ğü ve en iyi bir eserin meydana getiticisi olmak için aklı ruha, ruhu ise be­dene koymuştur. Böylece evrenin, Tanrı'nın inayetiyle ruha ve akla sahip canlı bir varlık olduğunu söyleyebiliriz
Sayfa 176 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos'a göre Ruh ve Akıl
Ruh şerefli ve tanrısal bir şey olduğundan onun aracılığıyla Tanrı'ya eri­şebileceğinden emin ol. Bunun için uzağa bakmana gerek olmayacak. Ara­daki aşamalar fazla değil. Ruh'un kendisinden geldiği ve kendisinden daha tanrısal olan yukarı komşusunu kavraman yeter. Çünkü yukarıdaki tartış­mamızın gösterdiği türden bir şey olmakla birlikte Ruh, Akıl'ın bir imgesi­ dir, nasıl ki bir düşüncenin dille ifadesi Ruh'taki düşüncenin bir imgesiyse Ruh'un kendisi de Akıl'ın dile gelmiş düşüncesidir ... Varlığını Akıl'dan al­dığı için Ruh da akıllıdır ve onun aklı, çıkarsamaya dayanan akıl yürütme­ de bulunur ... Ruh'un bir gerçeklik olarak ortaya çıkmasının kaynağı Akıl'dır ve ve onun düşüncesi Akıl'ı görmesi sayesinde fiil haline gelir ... Ruh'un daha aşağı düzeyden faaliyeti ona başka bir yerden gelir ve bu da­ha aşağı varlık türünden dolayı ona aittir. Akıl, Ruh'un babası olduğundan ve onda hazır bulunduğundan dolayı Ruh'u daha tanrısal kılar
Sayfa 175 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Plotinos'a gelinceye kadar filozoflar için akıl iki farklı şeydi
Bunlardan birincisi mantıksal veya bilimsel akıl yürütmelerde kendisine dayanılan çıkarsamacı veya diskürsif akıl anlamında akıldı. Bu akıl ya bir öncülden onun sonuçları­na veya bir bilimsel düşünce nesnesinden başka bir bilimsel düşünce nesnesi­ ne geçişi mümkün kılan şeydi. Platon ve Aristoteles, insan aklından söz ettik­ lerinde, çoğunlukla onu bu anlamında kullanmışlardı. Ancak Platon ve Aristoteles, daha önce gördüğümüz gibi, bunun ya­ nında bir başka aklın veya düşüncenin varlığını da kabul etmişlerdi. Bu, bi­rinci aklın veya çıkarsamacı aklın, mantıksal veya bilimsel aklın tersine, nes­nesini doğrudan, araçsız bir şekilde ve bütünüyle kavrayan saf bir zihin fiili, entelektüel bir sezgi olarak akıl veya düşünceydi. Bu akıl, bir öncülden sonu­ca veya bir nesneden başka bir nesneye geçtiği için zorunlu olarak değişme ve zaman kavramını gerektiren ilkinden farklı olarak, bir çeşit sezgi, entelektüel sezgi ve entelektüel kavrayış veya temaşaydı.
Sayfa 173 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Farabi, Plotinos'tan hareketle geliştirdiği südur kuramında
Tanrı'dan doğrudan doğruya çıkan veya taşan ilk varlığı, Akıl terimiyle karşılamıştır. Onun metafiziğinde bu terim Tanrı'dan diğer varlıklara geçişi müm­kün kılan bir ilke olarak kabul ettiği İlk Akıl yanında, ondan sonra gelen ve birbirlerini izleyerek ay-altı aleminin ilkesi olan Faal Akıl'a kadar uzanan ve toplam sayıları ona varan diğer göksel akıllar için de kullanılır.
Sayfa 172 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Bilinç ve Ruh ilişkisi. detay yorumda
***** Bilincin kendisi bile Plotinos için Ruh'un bir ana niteliği değil, ancak bir ilineği, ilineksel bir zayıf durumu olabilir. *****
Sayfa 161 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
“Plotinos Bir'le aşkî birleşmeyi söyle açıklar: Tanrısal Tin'in ya da Tanrısal Zihin'in iki vechesi veya iki uğrağı vardır. İlki, Birden itibaren doğduğu ve henüz "düşünen" olmadığı, ama sadece "seven" olduğu ve aşk sarhoşluğu içinde kendi kaynağıyla temasta bulunduğu uğrak, diğeriyse düşünen Tin haline geldiği uğraktır. Ruh, seven Tin ile çakıştığı zaman Tanrısal Tin ile birleşir, birleştirici deneyimi yaşar. Başka geleneklerde de farklı açıklamalar bulunur.”
Sayfa 102Kitabı okudu
890 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.