Merhabalar,Ahmet Ümit ile bu kitabında ilk kez tanıştım,biraz kalın bir polisiye romanı fakat sürükleyici ve akıcı,sayfalar ilerledikçe meraklanıyor ve esrarengiz olaylar örgüsü sizi içine çekiyor.
İstanbul'un tarihi mekanlarında gerçekleşen 7 günde 7 cinayet..Başkomiser Nevzat ve ekibi bu gizemi çözmeye çalışır,çözmeye çalışırlarken İstanbul'un bilinen bilinmeyen bir çok mekanlarına
değiniyor ve şehrin geçmişine tarihi bir yolculuk yaptırıyorlar adeta.Kendimi rehber eşliğinde yıllarca yaşamış olduğum şehirde bir turist gibi hissettim diyebilirim.
Yazarımız ; son ana kadar katili çok başarılı şekilde saklamış , benim için sonu çok ters köşe oldu şok oldum diyebilirim hatta gözyaşlarıma engel olamadım.Okur puanım 10/10.Mutlaka bir şans veriniz.
Bu kitabı İstanbul hayatımın son demlerinde(2018)bana bir anı olarak kalması için almıştım fakat yeni okuma fırsatı buldum,okurken yine yıllar önce tv.de yayınlanan "kanıt"adlı bir dizi vardı,biraz bana o diziyi anımsattı karakterler aralarındaki diyaloglar olaylar vs.Biraz araştırdım;net bilgi değil fakat sanırım bu kitaptan esinlenmişler.Tavsiye ederim mutlaka okuyun.
Neden bu kasaba ?
Neden burası?
Bu açı ?
Soruların devamlı tekrarlanmasıyla, sanki her an müthiş bir gizemi çözecek gibi hissettiğim dönem sona ermiş oldu.
Cevabı kağıtlarda olmalıydı.
“Tuhaflık ve gizemi birbirine karıştırmak yanılgıya düşmektir. En sıradan suçlar çoğu kez en gizemli olanlardır, çünkü sonuç çıkarılabilecek yeni veya kendilerine has özellikler taşımazlar.”
"Hiçbir şey aşk kadar perişan edemez
Hiçbir şey aşk kadar üzemez
Bezdiremez
Çıldırtamaz
Duygusallaştıramaz
Coşturamaz
Hiçbir şey yoktur aşk kadar
Acı veren
Hiçbir şey aşk kadar delirtemez
Hiçbir şey aşk kadar çıldırtamaz
Kışkırtamaz
İncitemez
İntihara sürükleyemez
Öldürücü olamaz
Hiçbir şey aşk kadar
Hiçbir şey aşk kadar..."
Kimi eleştirmenler Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı ile Karamazov Kardeşlerini polisiye roman olarak adlandır. Benzer değerlendirmeler Sophokles'in Kral Oidipus'u ve Shakespeare'in Hamlet'i için de yapılmıştır.
...
Üç yazarın içinde polisiye romana en yakın olanı Dostoyevski'dir.
Yazarımızın yaşadığı ve yapıtlarını kaleme aldığı dönem, polisiye romanın doğusuyla aynı yıllara rastlar.
...
Suç, Dostoyevski ve romanları için vazgeçilmez bir temadır. Bu tema, modern çağın çocuğu olan polisiyenin temasıyla aynıdır.
Dostoyevski'nin polisiye roman yazarlarıyla bir başka benzer yanı da yapıtlarının çoğunun konusunu gazete sütunlarından, özellikle de adliye haberlerinden almış olmasıdır. Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Ecinniler, Budala gibi başyapıtları gazete haberlerinden esinlenerek yazılmıştır. Bilindiği gibi polisiye romanların konulan da çoğunlukla gazete haberlerinden alınmadır. Dostoyevski'nin üslubu da polisiye romana çok yatkındır. O yıllarda Rus yazarlan arasında da oldukça yaygın olan sayfalarca kent, mekân, insan tanımlamalannın aksine neredeyse yok denecek kadar az betimleme. Bu betimlemelerin çoğunda hava karanlık veya kasvetli ya da yağmurludur. Eşyalar çürümüş kokular getirir burnumuza, evler basık ve karanlıktır. Ama insanlar... Dostoyevski bütün projektörü insanların üzerine tutar.
...
Dostoyevski'nin yapıtlarında önemli olan suç ya da cinayetin gizemi, suçlunun kim olduğu merakından çok, suçun insan psikolojisi ve yazgısı üzerindeki etkileridir.