Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hepimiz bir yolun yolcusuyuz bu hayatta sonsuz diye bir şey yok sevdiğimiz insanlar değer verdiğimiz ögeler veya o hepimizin hatırladığı bi pazar gecesi sobanın üstünde demlenen çay o çaydanlığın etrafına koku çıkarsın diye koyduğumuz portakal kabukları o kardeşimizle son kalan bisküvi için etiğimiz tatlı kavgalar hepsi son buldu şu an en son ne zaman bisküvi yedim onu bile hatırlamıyorum zaten tadı da pek eskisi gibi de değil çünkü bizim özlediğimiz o bi bisküvi değil o yaşanılan eski günlerdi çok insan kaybettik kimini yaşadığı halde kimini ağlayarak toprağa verdik her giden anı her giden insan bi yara bıraktı kalbimizde gün gelicek anemiz babamız dahi olmayacak yanımızda her geçen gün eskiyi hiraz daha özlüyorum eski aşklarımı eski anılarımı ama acımasızca geçerken zaman hayatın ne kadar boş olduğunu anlıyorum ve o yüzden yalan geliyor bana bu dünya işte o yüzfen hayattan zevk almuyorum biliyoröusun çünkü her yaşadığım mutluluğun geride bir anı olarak kalacak olmasını bilmek yoruyor yüreğimizi aslında ölmek çok güzel bir şey çünkü bütün dert ve tasalarımız bir anda yok olup gider insan oğlu doyumsuzdur ne kadar iyi olursa olsun hep bir parça daha koparmanın derdinde hepimiz öyleyiz ama artık bana giç bir şey eskisi gibi tad vermiyor okuldan kaçmakarımız lise anılarımızı çok özlüyoruz ama gün gelicek çoluğa çocuğa karşınca da bu günleri özleyeceğiz nasıl beraber iken doya doya eğlenip içimizden hiç bitmemesini istiyoruz ya o günlerde her şey gibi özlemlerin arasında kaybolacak özlemek kalbi çok yoruyor işte o yüzden bu kahır ve özlem dolu bu dünyanın bir an önce geçip gitmesi dileği ile
mutsuz portakal kabukları gibiydik
Reklam
Güzel olan soba ve üzerinde yanan portakal kabukları değildir aslında. Aslında sobayı ve portakal kabuklarını güzel yada çirkin yapan etrafında yaşanan olaylardır. O sobalı odada örneğin şiddet varsa sobada çirkindir fakat huzur varsa portakal kabukları daha güzel kokmaya başlamıştır bile.
Bu kalp, sesi kısılana kadar bağırdı da çığlığını hiç kimse duymadı...
Beckmann (ruhuma kazındı bu isim hikaye) Eskiden sokaklarda sigara izmaritleri, portakal kabukları, kağıt parçaları olurdu; bugünse insanlar var, yerlere serilmiş, kimin umrunda!
Kapıların Dışında
Kapıların Dışında
En beğendiğim inceleme oldu.Alıntılamak istedim.
bora
bora
bora

bora

@bodobora
·
03 Nisan 2023 21:08
"Uyuyabiliyor musunuz, Binbaşım? Geceleri iki bin hayaletle? Uyumayı bırakın, yaşayabiliyor musunuz, haykırmadan bir dakika yaşayabiliyor musunuz?" (s. 62) Kapıların Dışında; yazarın da ifade ettiği gibi "hiçbir tiyatronun oynamak istemeyeceği", savaş konulu bir oyun. Baş karakterimiz Beckmann, 2. Dünya Savaşı'nda
Sobanın üstüne ekmek portakal kabukları alt tarafına da patates koyardık aşkımız mazi küllere dönüştü.
GİDERLERSE GİDERİZ
“Kim bilebilir koygun yüreğin ince çalkantısında alıkonan tılsımlı geceyi? Biten arzu, büyük yalımın gücünü yok etti, varlığın yansıtılabilir gizemli kimliğini… Nasıl’ı, nasıl niçine çevirmeli, ayırdetmeli gelmeyenleri hep gidenleri olanlardan; suyu karadan?   Beklentileri bir yakaya iliştirmiş, gözlerimiz düşsel doruğun parıltısına bağlanmış, duruyoruz ayakta.   Bir cüce işitti mi korku yönetmeliğinin acımasız maddesini? Yaptırım şu: Irmak örtülüyor. İzlenemiyor yönleri akışın. Kaskatı bir devinimsizlikte, unutulmuş, yitik beden arzuları!   Aranan ve bulunamayan kaynakta gizli, her şey karanlık kesintilerinde saklı çevrimin; aklığa direnmek orada! Şimdinin açığa çıkarılması sayrı bilincin bulaşıcı akımıyla olası; acı yüzlü odalar donuk portakal rengi; portakalın tersi, direngen tenine sığmayan kara boşluklarda. Geriye kalan, bir eskil tutkunun dinsel doyumu: saydam mavi kavanozlarda deniz kabukları biriktirmek sanki… Bir dilek, bir dilek: Gölgede kalan her kıpırtı gerçeğe bir adım, güne uymaya başkaldıran bir adım olsun!
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
Reklam
kalbim sönüyor geceleyin portakal kabukları gibi koku bırakarak..
portakal kabukları sinmiş gök mavi küremde
portakal kabukları solgun fikre skala sıkmakta
... Tam olarak şu an sobaya ihtiyacım var, portakal soydum kabukları elimde, bir de yer minderi... .
Reklam
İnsan
eskiden sokaklarda sigara izmaritleri, portakal kabukları, kâğıt parçaları olurdu; bugünse insanlar var, yerlere serilmiş, kimin umurunda! --
Wolfgang Borchert
Wolfgang Borchert
eskiden tütsü mü vardı? sobanın üstüne portakal kabukları koyardık..
Eskici.
Soba ısınıyor İçinde çatırdayan odunlarla, Üstünde portakal kabukları Hüzün kaplıyor odayı. Yoksa yanan bu odunlar Gittikçe küle dönen anılar mı? DD.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.