Charles G. Waugh ve Martin H. Greenberg tarafından oluşturulan bu derlemenin orijinal dildeki basım tarihi 1997. Kısa bir süre sonra dilimize kazandırılan ve Karizma Yayınları tarafından 1999 yılında kitapseverlere buluşturulan bu derlemede 9 öykü bulunuyor.
Bilimkurgu türünün önde gelen yazarlarını bir araya getiren derlemede bilimkurgu
Herkese merhabalar,
Okurken çok keyif aldığım bir kitabin yorumuyla geldim. Adının hakkını fazlasıyla veren bir kitap olmuş. Okuduktan sonra hem Bilimkurguya doydum, hem de daha fazlasını istediğimi farkettim.
İthaki Yayınlarının, bilimkurgu serisinin 30. kitabı. Orson Scott, kendince yüzyılın en iyi bilimkurgu öykülerini bir arada toplamış ve müthiş bir kitap hazırlamış. İçerisinde 27 yazarın 27 öyküsü bulunmakta. Bazı yazarları daha öncesinden duymuş ya da okumuştum;Ray Bradbury, George R. R Martin, Isaac Asimov, Ursula K. Le Guin gibi... Bazılarını da ilk defa bu kitap sayesinde öğrendiğim; Poul Anderson, Lloyd Biggle, Jr., Harlan Ellison gibi...
Kitap farklı öykülerden oluştuğu için tek tek yorum yapamayacağım maalesef ama okuyup çok beğendiklerimden bir kaç tanesi yazabilirim. Biggle'in Ezgibent'i, Pohl'un Dünyanın Altındaki Tünel'i, George Martin'in Çölkralları'nı( kurgusuna vurulduğum, tek kelimeyle mükemmel bir öykü) en beğendiklerimden oldu.
Birde kitabın en sevdigim iki özelliğinden bahsedeceğim. İlki öykülerden önce o yazarın hakkında kısa bilgiler içermesi, ikincisi ise yayınevinin güzel jesti.Kitap bir üniversitenin "Çeviri Projesi" kapsamında öğrenciler tarafından çevrilmiş olması.
Son olarak, kitabın yayın haklarıyla ilgili bir sorundan dolayı tekrar basımı olmayacakmış sanırım. İyi ki zamanında öğrenip, hemen almışım. Kitapla kalın...
2000 yılında, Us Yayıncılık‘ın "Bilimkurgu Dizisi" kapsamında çıkardığı kitaplardan biri Mikromega. Yine aynı yayınevinden çıkan bir başka öykü derlemesi
Sus Projesi‘ne yakın çevirmen kadrosu ise şöyle: Akın Akıncı, Aylin Uzmaner, Bora Dursun, Emir Gümrükçüoğlu,
“Yaşam sürdükçe hiçbir ruh geri dönülemez bir şekilde kaybolmuş değildir” -Birader Parvus
En üretken bilimkurgu yazarlarından biri olan
Poul Anderson , aynı zamanda fantastik öykü ve romanlar da kaleme almasıyla bilinir ve her iki türün de usta isimleri arasında yer alır. 1926 yılında doğan Anderson, Amerika vatandaşıdır. İskandinav bir aileden gelen
BİLİM VE KURGUNUN kaynaştırılması bazen ilginç sonuçlar ortaya çıkarıyor. Hayat mı sanattan esinleniyor yoksa tam tersi mi, ayırt etmek zor. Mesela Kurt Vonnegut Jr., Satürn'ün en büyük uydusunda atmosferik koşulların o kadar sert olmadığını öne süren The Sirens of Titan (Titan'm Sirenleri) adın da örnek niteliğinde muhteşem bir roman yazdı. Birkaç sene önce aralarında benim de olduğum bazı gezegen bilimcileri, Titan'm yoğun bir atmosfere sahip olabileceğine ve hava sıcaklığının beklenenden daha yüksek olabileceğine işaret eden kanıtlar sununca birçok kimse bana Vonnegut'un bilimsel öngörüsünden bahsetti. Ama Vonnegut Cornell Üniversitesinde fizik eğitimi aldığı için astronomideki son bulgulardan doğal olarak haberdardı. (Önde gelen bilimkurgu yazarlarının çoğu bilim veya mühendislik eğitimi almıştır; örneğin Poul Anderson, Isaac Asimov, Arthur C. Clarke, Hal Clement ve Robert Heinlein.) 1944'de Titan'da metan atmosferi keşfediliyor, böylece Titan güneş sisteminde atmosferi olduğu belirlenen ilk uydu oluyordu. Birçok benzer vakadaki gibi burada sanat hayattan etkileniyordu.
Oldukça güzel bir bilim kurgu romanı daha. Yine bir çok yazarın irili ufaklı hikayelerinin birleşiminden oluşan bir roman. Isaac Asimov, Jules Verne, Mike Resnick, Fritz Leiber gibi meşhur bilim kurgu yazarlarının de hikayelerinin bulunduğu bir 10 adet hikaye bulunmakta. Medeniyetler, hilebazlık, kayıp ruhlar, uzaylıların dünyalıları incelemesi, cinsellik ve benzer pek çok konuda yazılan hikayeler var. Bunların arasında Düşün, Beibermann'ın Ruhu, Çılgın Şüphe, Hilda, Slickie'nin Ağladığı Gece ve Geri Kalmışlık cidden çok güzel hikayeler. Keyifle okunan bir roman.
En sonunda Marslıları bulduk, uzay birbirimize yetmedi bir de savaştık. Ha o da yetmedi bir de yenildik. Şimdi kendi gezegenimizde özgürlüğümüz yok.
Uzay adamı David de savaştan evine döner ancak Marslılar onun evine karargah kurmuştur. Zamanla onsan David'le marslı komutan Regelin farklılıklarının arkasını görebilmeye başlarlar.
Sonrası ise süper gelişti. Aksiyon ve gizem dolu hikayeye dalın gitsin.
Günaydın arkadaşlar. Maalesef ki uyku tutmayınca, tutmuyor işte. Şekil A’da (ben) görüldüğü üzere biz de dedik ne yapalım, okumaya devam edelim. Toplam 10 hikayenin yer aldığı, büyük puntolarla yazıldığı için de çabuk okunan ve hem hikayeler hem de yazarlarıyla ilgili dipnotları bulabildiğimiz, iyi bir eser.
Kitaba adını veren hikaye ise ortalama 250 sene evvel Voltaire’nin yazdığı, bilinen en eski bilimkurgu metinlerinden olması nedeniyle de önemlidir, Siriuslu ve Satürnlü iki uzaylının dünyayı ziyaretinin anlatıldığı öyküdür.
İçerisindeki öyküler: Geri Kalmışlık - Paul Anderson, Mikromega – Voltaire, Düşün - Isaac Asimov, Beiberbann Ruhu – Mike Resnick, Çılgın Şüphe - Henry Kuttner, Slickie’nin Ağladığı Gece – Fritz Leiber, Hiç Ses Etmeden – Damon Knight, Gil Braltar – Jules Verne, Hilda – H. B. Hickey, Duvara Dönük Ayna - John Morressy.
Hepimize iyi okumalar ve bana da biraaz uyku diliyorum..
“Weinbaum, Bir Mars Destanı’yla birlikte sempatik uzaylıyı icat etti. Bilimkurgu onunla birlikte bağnazlıktan uzaklaştı.” –Ursula K. Le Guin
“Bilimkurgu alanında klişelerden kurtulup özgün hikâyeler üretebilen tek yazar. Büyük bir hayranıyım.” –H. P. Lovecraft
“Weinbaum, var olmak için kendi sebeplerine sahip dünyadışılar yaratan ilk yazar.”
KONUSU
Uzay aracı Leonora Christine’in destansı yolculuğu, onu ve elli kişilik mürettebatını yaklaşık otuz ışıkyılı uzaklıktaki bir gezegene götürecek. Ancak, gemi ışık hızına yakın hızlanacağı için, gemidekiler için öznel zaman yavaşlayacak ve yolculuk yalnızca birkaç yıl sürecektir.
Geminin yıldızlararası bir toz bulutuna çarpması her şeyi değiştirir. Yavaşlama sisteminin hasar görmesiyle artık gemiyi durdurmanın bir yolu yoktur. Işık hızına, yani Tau Sıfır’a ulaştığında, gemi zamanı ile dış zaman arasındaki fark hayal edilemez boyutlara ulaşır. Çağlar ve galaksiler hızla geçiyor ve Leonora Christine’in mürettebatı bilinmeyene doğru hızla ilerliyor.
DÜŞÜNCELERİM
Öncelikle tarz olarak ilginç bulduğum bir kitap oldu. Hikayenin ilerlediği iki kol var. Geminin uzaydaki yolculuğunu açıklayan kol oldukça detaylı, bilimsel terim dolu ve hard science fiction kuruluğunda. Diğer kol ise mürettebat arasındaki ilişkilere odaklı; psikoloji, aşk ve drama ağırlıklı. Benim için sorun olmasa da bu iki ucu birlikte işlemesi herkese hitap etmeyebilir.
İlk çeyreğinde inanılmaz sıkılmama rağmen kitabın geri kalanı sürükleyiciydi. Konunun epikliği hayranlık uyandırıcıydı ve mürettebatın sonu ne olacak diye merakla okudum. Biraz daha az kuru bilim ve biraz daha az aşk draması ile favorilerim arasına girecek bir kitap olurdu.
PKD'nin dokuz öyküsünden oluşan bu kitabı tavsiye ederim. Ölmeden önce yüzlerce öykü yazmış olan PKD'yi sallasan ne öyküler çıkar. Hepsini çevirmeleri dileğiyle. Bilimkurgu öyküleri sevenler kaçırmasın.
Gizli GözPhilip K. Dick · Karizma Yayınları · 199945 okunma
'' Yüzyılın En iyi Bilimkurgu Öyküleri '' epey iddialı bir kitap ismi. Bu öyküleri derleyen Orson Scott Card '' Bana Göre En İyi Öyküler'' demeliydi. Ancak ne yalan söyleyeyim, güçlü kalemleri hatırlamak ve adını duymadığım yazarları öğrenmek açısından bu kitap oldukça faydalı oldu. Bilimkurgu öykülerinde hep bir ironi gölgesi ve hüzün