Neoliberal mutluluk dispozitifi bizi ruhsal iç-gözleme zorlayarak mevcut iktidar ilişkileriyle ilgilenmekten alıkoyar. Herkesin, toplumsal ilişkileri eleştirel bir gözle incelemek yerine, sadece ve sadece kendisiyle, kendi ruhsal durumuyla ilgilenmesini sağlar. Sorumlusu toplum olan özelleştirilir ve psikolojinin alanına aktarılır. Düzeltilmesi gereken toplumsal değil kişisel durumlardır. Aslında iktidar ilişkilerine uymaya zorlayan bir nitelik taşıyan ruhun optimize edilmesi talebi toplumsal bozuklukların üzerini örter. Böylelikle pozitif psikoloji devrimin sonunu ilan eder. Devrimciler değil motivasyon antrenörleri sahneye çıkar ve hoşnutsuzluk, hatta öfke gibi duyguların belirmesine engel olurlar: "Aşırı toplumsal çelişkilerin mevcut olduğu 1920'lerde mali krizin arifesinde zenginlerin aşırılıklarını ve fakirlerin sefilliğini vurgulayan pek çok işçi temsilcisi ve radikal aktivist mevcuttu. Buna karşılık 21. yüzyılda bambaşka türde ve çok sayıdaki ideolog sürüsü bunun tam karşıtını yayıyor: eşitlikten son derece uzak olan toplumumuzda her şeyin iyi olduğunu ve çaba gösteren herkesin çok daha iyi bir konuma geleceğini. Motivasyon hocaları ve olumlu düşünmenin diğer temsilcilerinin sürekli çalkalanan iş piyasası yüzünden mali yıkımın eşiğinde bulunan insanlara iyi bir haberi var: en ürkütücü 'değişimler'i bile kucaklayın ve bunları fırsat olarak görün."
DEHB'li insanlar genel olarak sadece pozitif destekle harekete geçirilebilirler, yani derhal bir ödül almaları veya bir ihtiyaçlarının tatmin edilmesi gerekir.
“Dış dünyanın kimi etkileri yüzünden zorlandığınızda ya da zor duruma düştüğünüzde, yaşadığınız sıkıntının nedeni, sadece üzerinize etki eden olayın kendisi değil, aynı zamanda sizin o olaya verdiğiniz değer ve önemdir.
Bundan dolayı içinizde o sıkıntıyı geri çevirme ya da bastırma gücünü taşırsınız.”
…vermek güçlülerin işi aslında. İnsan vermekle kendi gücünü, iradesini, zenginliğini görür. Vermek, insanın içini coşkuyla doldurur. Pozitif psikoloji araştırmaları, insanı her * durumda mutlu edecek faktörün vermek olduğunu ileri sürüyorlar. Sevgi verebilmek, emek verebilmek, dikkat verebilmek, maddiyatından verebilmek... Tüm bunlar insanı çok mutlu edebilen şeyler. Vermekle insan, bir manada kendi canlılığına tanıklık ediyor. Severek aslında neden bu dünyada var olduğumuz sorusuna bir cevap vermiş oluyoruz