Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Freud'un bir incelemesini hatırlıyorum.Edna S.Histerik burun felci vakası.tavşan taklidi yapması rica edildiğinde bunu beceremiyordu..Bu olay çoğunlukla acımasız arkadaşlarının arasındayken onda büyük endişe yaratıyordu.'hadi Liebchen,bize nasıl tavşan taklidi yaptığını göster bakalım'sonra hiç utanıp sıkılmadan burun deliklerini
Otto Rank sevgiyi "Bir başka insanın istencini kendi istenci kadar sevebilmek" olarak tanımlar.
Sayfa 43
Reklam
Çelişkinin kesinliği zevk duygusunu yoğunlaştırır. Otto Rank
"Peygamber kendi ülkesi ve babasının evi dışında onursuz değildir" eski deyişi, anne babasını, kız ve erkek kardeşlerini veya oyun arkadaşlarını tanıdığımız insanları peygamber olarak kabul etmenin pek de kolay olmadığından başka bir anlama gelmez.
Sayfa 75
... genç kahraman , hayatta payına düşenden fazla acı yaşayacağı kaderini öngörerek, kötümser bir ruh haliyle, onu dünyaya getiren düşmanca hareketten şikayetçi olur. Bir bakıma onu yaşam mücadelesine terk ettikleri için, ebeveynlerini suçlar.
Sayfa 87
Çoğunlukla oğlun babasına ya da iki kardeşin birbirine olan nefretinin bilinç dışı kökenleri, annenin hassas bağlılığı ve sevgisi için yarışmakla alakalıdır.
Sayfa 88
Reklam
Hayvan motifi, yorumumuzun akışına şu etkiler bazında uydurulabilir; babaya yansıtma oğlun düşmanca tavırlarını açıklar. Annenin bir hayvana indirgenmesi de aynı şekilde onu reddeden oğlun nankörlüğünü kanıtlama amaçlıdır. Zorba kral rolünün babadan ayrılması gibi anneye verilen -burada bir hayvana- özel sut annelik rolü ile anne çocuk taşıyan ve çocuk emziren olarak ikiye ayrılır. Bu ayrılış yine yüceltme eğilimine hizmet eder. Çocuğu taşıma kısmı soylu anneye ayrılırken geçmişten yok edilemeyen alt sınıftan anne emzirme göreviyle memnun olmalıdır. Hayvanlar anneyle yer değiştirmeye çok uygunlardir çünkü burada muhtemelen çocuğun ebeveynlerine karşı isyanının kökeni olan cinsellik çocuk için de açıkça belirgindir.
Sayfa 104 - Pinhan yayıneviKitabı okudu
EDEBIYATTA ES BENLIĞiN ÖRNEKLERI aşkin anılarını kovamadığında, kendi yansıması olarak söz eder: Ama birdenbire, gecenin kasvetinde, Gürültüsüz bir biçimin hizla yaklaştiğını gördüm Perde tezgahımın üzerinde bir gölge gördüm, Yatağımın üzerinde yerini aldı. Sen de kimsin, bunca solgun ve kederli olan çehre, Kara rengin hüzünlü bir resmi mi? Uçup giden üzgün kuş, neden bir tek bana görünürsün? Benim bu aynanın içinde görünen suretim Boş bir rüya mı?
1 Turgeniev bir arkadaşına söyle yazar: "Aşk kendi benlerimizi yıkan tutkulardan biridir" (Merezhkovsky'den, a.g.e., s.65). Erkeğin nar- sizminin bu sorunla nasil başa çıkmaya çalıştığı, Legends'ta yer alan, Strindberg'in kadına karşı genel tavrina özgü olan bir pasajla gösterilir: "Bir kadını sevmeye ruhlarımızın tortusunu ona yavaş yavaş bırakarak başlarız;ve öncesinde ilgisiz ve tarafsız olan kadın eş benliğimiz haline gelerek diğer benliğimizin görünümünü almaya başlar. S.293
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Rank'a göre her insan, bağımlılık ve bağımsızlık ya da boyun eğme ve kendine yön verme biçiminde yaşanan karşıt eğilimlerin yarattığı çatışma ile dünyaya gelir. Doğum birbiriyle çatışma durumunda olan bu eğilimlerin prototipidir. Çünkü insanın, bir başkasına tümden bağımlı ve çaba gerektirmeyen bir durumdan, ayrı bir varlık olmayı ve kendi eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyi gerektiren bir yaşama geçişini simgeler. İnsanın bağımsız olma çabası yaşamın özüdür. Bunun karşıtı, dölyatağındaki çabasız yaşam biçimine dönme ya da ayrı bir varlık olmak yerine, kendisini çevresine bırakıverme eğilimidir. Rank bunu ölüme ulaşma isteği olarak yorumlamıştır. Bir başka deyişle, ayrılık yaşamla, birleşme ölümle eşanlamlıdır. Dölyatağı içinde dölüt, çevresiyle sürdürdüğü ortakyaşamın bir parçasıdır. Doğum, bu beraberliğin ölümü anlamına gelir ve insanın yeni ilişkiler kurabilmek için önceki beraberliklerini terk ederken yaşadığı anksiyetenin prototipi olmaktan öte bir anlam taşır: doğmak için ölmek. Başka bir deyişle, insanın bağımsız bir varlık olarak yaşayabilmesi için bir önceki ortak yaşamının sona ermesi gerekir. Öte yandan, bağımsızlığa doğru attığı her adımı irkitici bir tehdit olarak yaşar. Başkalarından farklı davrandığı oranda reddedilme ve sevgiyi yitirme ve kendisine yön vermede yenilgiyle karşılaşma olasılığı, ona sürekli bir korku yaşatır. Rank'ın "yaşam korkusu" dediği bu korku, aslında insanın kendi yaşamını sürdürmekten korkmasıdır.
Sayfa 43 - MetisKitabı okudu
1.429 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.