Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutlu ve haz dolu olduğunuzu düşleyin. Kendinizle ve diğer insanlarla uyumlu bir yaşam sürdüğünüzü düşleyin. Kendi rüyalarınızı ifade etmekten korkmadığınız bir yaşam düşleyin. Başkaları tarafından yargılanmaktan korkmadığınız, istediğiniz zaman evet, istediğiniz zaman hayır diyebildiğiniz bir yaşam düşleyin. Kimsenin fikrinden sorumlu olmadığınız, kimseyi kontrol etme ihtiyacı duymadığınız, kimsenin sizi kontrol etmesine izin vermediğiniz bir yaşam düşleyin. Kimseyi yargılamadığınız, herkesi kolaylıkla affettiğiniz bir yaşam düşleyin. Haklı olma ihtiyacı duymadığınız, kimseyi haksız kılma ihtiyacı duymadığınız bir yaşam düşleyin. Kendinize ve başkalarına saygı duyduğunuz ve bakalarından saygı gördüğünüz bir yaşam düşleyin. Sevme korkusu ve sevilmeme korkusu olmadan yaşadığınızı düşleyin. Reddedilme korkusu ve kabul görme ihtiyacı duymadığınız, özgürce ''Seni seviyorum'' diyebildiğiniz bir yaşam düşleyin. Risk almaktan korkmadığınz ve yaşamı keşfetmenin hazzını duyduğunuz bir yaşam düşleyin. Yaşamaktan da ölmekten de korkmadığınız bir dünya düşünün. (Don Miguel Ruiz)
İçinizdeki çocuk, yani karakterinizin bağlanma korkusu taşıyan bölümü aynı korkak bir çocuk gibi düşünür. Reddedilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak yerine, kimseyle oynamamayı ve diğer çocuklardan uzak durmayı tercih eder.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Aşk hissini hepimiz severiz; insana kendini ayağını yerden kesecek kadar mutlu hissettirir ama aşk tek bir histen ibaret değildir. Kolay da değildir. Mutluluğun yanında öfke, sıkıntı, incinme gibi zorlu duygularla beraberinde gelir. Bunun yanı sıra, zorlu ve kaçınılmaz korku yığını vardır: reddedilme korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu, kendini kaybetme korkusu, terk edilme korkusu, sevilmeye değer görülmeme korkusu. Bu korkular mantıksız olabilir ama yine de gerçekleşme olasılıkları söz konusudur.
Sayfa 116Kitabı okudu
Sizin Aşk Renginiz Hangisi ?
Eros (Kırmızı): Romantizmle uyum gösteren erotik bir aşk sözkonusudur. Fiziksel çekicilik, tutku ve şehvet ön plandadır. Bu aşk stiline sahip bir kişi partnerinde denge ve uyum arar. Romantik hazların peşinden koşar. Fiziksel yakınlaşmayı bir an önce yaşamak ister. Ludus (Sarı): Aşk bir oyun ve macera olarak görülür, ciddiye alınmaz. Strateji önemlidir. Bu aşk stiline sahip olan biri sorumluluk almak istemez, aynı anda birden çok ilişki yaşamayı tercih eder. Böyle bir ilişki sözkonusuysa, partneri sıkıcı olmaya başladığında veya ciddileştiğinde kişi ilişkiyi bitirir. Storge (Mavi): Yoğun bir arkadaşlik ilişkisinden doğar ve yavaş bir değişim gösterir Partnerler arasındaki benzerlik önemlidir. Böyle bir aşık, düşünceli, içten, samimi ve sıcaktır.Derinden bağlandığı partnerini mutlu etmekten haz alır Pragma (Yeşil): Mantık duygudan daha ön plandadır Gerçekçi ve ayağı yere basan bir partner sözkonusudur, duygularını kendine saklamayı tercih eder. Böyle bir aşık partnerinde tam olarak ne aradığının farkındadır. Maddiyat. eğitim, başarı, statü gibi değerleri önemser. Mania (Turuncu): Çok yoğun duygusallık sözkonusudur. Bu tür bir aşık genelde sahiplenici, kıskanç ve partneri konusunda obsesiftir. Reddedilme korkusu vardır. Partnerinde sadakat ve güven arar. Partnerinden ilgi görmediğinde şiddetli olumsuz duygular yaşar. Agape (Pembe): Bu stilde karşılık beklemeden vermek önemlidir. Bu aşk stiline sahip bir kişi hassas, sevecen, cömert ve fedakârdır. Kendisinden çok partnerini önemser, onun için partnerinin mutluluğu her şeyden önce gelir. Son derece sadıktır.
Aşk hissini hepimiz severiz; insana kendini ayağını yerden kesecek kadar mutlu hissettirir ama aşk tek bir histen ibaret değildir. Kolay da değildir. Mutluluğun yanında öfke, sıkıntı, incinme gibi zorlu duygular da beraberinde gelir. Bunun yanı sıra, zorlu ve kaçınılmaz korku yığını vardır: reddedilme korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu, kendini kaybetme korkusu, terk edilme korkusu, sevilmeye değer görülmeme korkusu.
*~●。。。"Bir çocuğun en büyük korkusu sevilmemek, en çok korktuğu cehennem reddedilmektir. Bana kalırsa dünyada herkes reddedilme hissini az veya çok yaşamıştır. Reddediliş öfke doğurur; öfkenin sonucu, reddedilişin intikamı olan suçtur, suçtan da suçluluk kaynaklanır --- işte insanoğlunun öyküsü."
Sayfa 293 - İletişim Yayınları Çeviren Roza HakmenKitabı okudu
Reklam
Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu, yeterince iyi olmama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.
Entelektüel cesaretli olmayı başarmanın bir diğer yolu diğerlerinin reddetme korkusu ile baş etmektir çünkü diğerleri belli bir görüşü tutarlar ve eğer biz bu inancı sorgularsak bizi de reddederler. Başkalarının gözünü korkutma gücü ile diğerlerine yatırım yaparız. Pek çok kişi kendini başkalarının bakış açısına göre değerlendirir ve diğerleri onu onaylayıncaya kadar kendilerini onaylamazlar. Reddedilme korkusu, çoğunlukla zihinde pusuda bekler. Çok az kişi dahil olduğu grupların inanç sistemlerine ve ideolojilerine meydan okur. Bu entelektüel korkaklığın bir (diğer) formudur. Her iki form da kendimizin veya diğerlerinin fikirlerini adil şekilde düşünmeyi mümkün kılmamaktadır.
Yalnız kalmayı yüceltişinin gerisinde, reddedilme korkusu nedeniyle yakınlaş­tığı kişinin sevgisine duyduğu ihtiyacı ifade edememesi yatı­yordu.
Sayfa 50 - Alfa Yayınları, 2. Basım, 2013. Bahsedilen kişiye özel bir yorum tabi.
Bir çocuğun en büyük korkusu sevilmemek, en çok korktuğu cehennem reddedilmektir. Bana kalırsa dünyada herkes reddedilme hissini az veya çok yaşamıştır. Reddediliş öfke doğurur; öfkenin sonucu, reddedilişin intikamı olan suçtur; suçtan da suçluluk kaynaklanır – işte insanoğlunun öyküsü.
Sayfa 298Kitabı okudu
787 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.