yirmi yaşımdayken annem bana şöyle demişti:
- manastıra girseydim, hem kendim, hem başkaları için en iyisini yapmış olacaktım.
- eğer manastıra girmiş olsaydın ben dünyaya gelmezdim, dedim.
- dünyaya gelmen daha önce kararlaştırılmıştı oğlum, dedi.
- evet ama, dünyaya gelmeden çok önce seni annem olarak seçmiştim ben, diye karşılık verdim.
- dünyaya gelmeseydin cenette bir melek olarak kalacaktın, dedi.
- ama ben hâlâ bir meleğim, diye cevaplardım.
gülümsedi ve dediki ' kanatların nerede peki? '
elini tutup omzuma koydum ve ' burada ', dedim.
' kırılmışlar ', dedi.
bu konuşmadan dokuz ay sonra, annem dönülmez ufukta yitip gitti. ama 'kırılmışlar' sözü içimde yankılanmaya devam etti...