Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bulamadımki doğru yolu Sensiz bedenim yoruldu Sorularım vardı, cevap alamadan veda oldu Bela oldu, rüyalara daldım, göremedim seni İzledim izini, düştüm yerlere, yerde buldum kendimi Karardı buralar, sensiz hiçbir yer çekilmiyor Aradım oraları, bulunca kalbim yine hep ağlıyor Soğudu sensiz günlerim, ve kimse güneşim olmuyor Topraklara muhtaç, sana gel nolur yağmur ol Bükülmüş gıdanın derdine, nedense kimse sormuyor Yürüdüğüm yolların tadı yok, sürgünüm, sana çarem ol Dört yanım hüzünle doldu, görenler mutlu sanıyor Gözlerine hasret kaldım, ve gönlüm bir umut arıyor
238 syf.
·
Puan vermedi
. . . PUSLU KITALAR ATLASI . . .
Hayal mi gerçek? Gerçek mi hayal? İkisi de mi gerçek? İkisi de mi hayal? . . . Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma
Reklam
"Farklı bir dünyada, farklı bir hayatta birlikte olabilirdik," diye fısıldadım. "Hükmedecek bir krallık, kurtarılacak insanlar yok. Sadece sen ve ben, birlikte süreceğimiz basit bir hayat var." "Ama biz bu dünyada, bu hayattayız." Alnıma bir öpücük kondurdu, nedense bu bir veda gibi hissettiriyordu. "Bu yüzden bunu rüyalara saklasam iyi olur."
Sayfa 508 - Finn ve BrieKitabı okudu
Sabaha kadar gözüne tek damla uyku girmemişti. Yediremiyordu kendine; anlamıyormuş ayağına yatmayı. Vurdumduymazlar tarafından aptal yerine koyulmayı. Boğazında kelimeler düğüm düğümdü. Haykırmak istiyordu gözlerinin içine baka baka bütün gerçekleri. Ama yeminliydi. Suskun olacaktı. Sesine hasret bırakacaktı. Gerçi o da işlerine geliyordu da, ama olsundu. Bazen alıp başını gidesi olurdu. Kimselerin bulamayacağı yerlere. Mumla arasalar ulaşamayackları yere. Sonra düşünüyordu kendi kendine. "Zaten kimin umrundayım ki..Ha ben varım, ha yokum. Varlığımla ne anlam kazandırabildim ki, yokluğumu da anlasınlar?" Ve kiprikleri daha fazla kaldıramadı acısının yükünü. Limanı olan rüyalara geçiş yaptı yeniden...
Kitabsever
Kitabsever
küçük adımlar
Erkan’ı gördüm, kara, kuru bir şeydi daha da zayıflamış. Olmadık bir sürü iş gelmiş başına, uzun süre yokmuş buralarda, çalışmıyormuş da. Eskilerden, aklımızda kalanlardan konuştuk ayaküzeri. Ne zamandır görmediğimiz arkadaşların kulaklarını çınlattık. Kimsesi kalmamış bir evin denize bakan pencerelerini andırıyordu gözleri. Perdeleri çekilmiş,
-Gece! +Uyumadın mı sen? -Bir veda yaşadım az önce. +Eee? -Artık rahat uyuyabilirim. +O nasıl oluyor? -Benim Ruhum isyankar. Firar ediyor. Vedalar ona ağır geliyor. +Desene, acıdan kaçmanın en kolay yolu, rüyalara sarılmak imiş...
Kitabsever
Kitabsever
Reklam
"Başlangıçta doğanın tehditlerine, tehlikelerine karşı bir savunma silahı olan zekâ, yirmi veya otuz asırdan beri, kendi hesabına iki yönde, akıl ve hayal gücü yönlerinde, keyfince, çılgıncasına çalışmaya başladı. Bütün efsaneler, metafizik, sanat, politik ve sosyal ham hayaller bu serbest zihni faaliyetin çifte oyunundan çıkmıştır; insana
Sayfa 215Kitabı okudu
Veda
Maviş’in Vedası; Bir aydan beri balkonda gezinip yemek yiyorum. Sürekli ağaçlara bakıp rüyalara dalıyorum. Acaba özgürlük nasıl bir şey diye! Bir gün özgürlüğe gideceğim, ama o gün bu gün mü bilmiyorum. Ailem bana çok iyi baktı. Bütün yemeklerden yedim. Bazen anne ve babamla bira ve şarap için kafayı buldum. O zaman dilim bülbül gibi açılırdı ve
Eşref, Paşa’ya hâlihazırda yolda olduğunu ve şu andan itibaren gizliliği korumak için kimseyle görüşmeyeceğini yazdı. Bir kereliğine de olsa, telgraf hatlarının erişimi dışında kalacağına muhtemelen memnundu. Artık geri dönüş yoktu. Bir sonraki gün, bölgedeki son Osmanlı ileri karakolu olan Ebu el-Naam’ı terk edip çöle doğru ilerlediler. Kaledeki
Rüyalara Veda
Rüyalar yola çıkıyor. Tren istsyonunda bir peronda, Helena, ıslanmış bir mendille onlara veda ediyor.