Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
432 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı wattpad zamanında okumuştum ve o zaman beğenmiştim. Yazar sonunu batırsa da genel olarak iyiydi. Mutsuz sonları kim sever ki? Masal ve Rüzgar' ın hikayelerinin bitişi keşke böyle olmasaydı diyebilirim sadece.
Merhaba sevgili okurlar... Kütüphanenizde kesinlike bulunması gereken bir eser... Önce kadın kalemi aman boş ver dedim...ama gördüm ki yazar hayli erkek karakter kullanmış. Bu durum beni çok şaşırttı açıkçası. Erkek kahramanı bir kadının anlatması ama bu kadar iyi anlatması... İşte size güzel bir alıntı... Tavsiye olunur...
Ben, bir senin bir de yaz mevsiminin gelişini dört gözle beklerim Kamuran. Yaz gelmeden önce, hani nisan yağmurları hemen bittiğinde, mayısın o büyük kocaman bulutları kaplar ya gökyüzünü… Gölgeleri yere düşer o bulutların ve rüzgâr, kuş cıvıltıları içinde eser ya buğday tarlalarının üzerinde, işte o zaman hiç aklımda olmayan bir sevince kapılırım. Yaşama sevincidir bu bendeki. Anlarım.
Kitabı alalı çok oldu aslında ama bir türlü elim gitmemişti. Ama keşke daha önceden gitseymiş diyorum. Kitap Kore savaşı zamanında Türk bir askerinden savaştan sonra orada kalmasını ve olanları anlatıyor. Kitap gerçekten çok akıcıydı. Hiç sıkılmadan okudum ve bence okunması gereken bir kitap. Pek fazla bu kitabı görmedim doğrusu ama bence bilinmeyi hakeden bir kitap. Beni gerçekten çok şaşırttı. Bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim.
Vur Emri/ Abdurrahim KARAKOÇ
Ben ne zaman Karakoç okurum?
El-cevab: Sıkıldığımda, bunaldığımda, sevinçli zamanlarımda, hüznün dem vurduğu anlarda, en çoşkulu günlerimde, halsiz anlarımda, bazen derste,bazen teneffüste, bazen sahilde bazen parkta, bahçede. Velhasıl vakitli vakitsiz her zaman her yerde okurum.
Her bir şiiri bir dünya,çoğunu ezbere bilirim ama yine okurum her okuyuşumda farklı bir kapı aralığı görürüm. Her kitabın herkese hitap edemeyebilirliğini daha önce paylaşmıştım bu kitap da herkese hitap etmeyebilir ama benim gönlümün derinliklerine, ruhumun ana yollarından, tali yollarına ve ara sokaklarına kadar işlediğini biliyor hissediyorum.
Aşktan yana söz duyunca
Ben hep seni düşünürüm
Uçsuz hayaller boyunca
Ben hep seni düşünürüm.
Yıldızlar kayar yüceden
Renkler sıyrılır geceden
Yüreğim sızlar inceden
Ben hep seni düşünürüm.
Rüzgar eser ilden İl'e
Sağlıkta bitmez bu çile
Vardan öte yokta bile
Ben hep seni düşünürüm.
Tavsiye eder miyim?
Beni bu denli etkileyen, gönül sazını sıdk ile akort etmiş bir şairi tabi ki #tavsiyeederim
Aytmatov, Cemile*
Kırgızistan dağlarını, Kazakistan bozkırını senin bu tatlı üslubunla öğrenmeyi, yaşamayı o kadar çok seviyorum ki...
Cemile, Aytmatov'un okuduğum kaçıncı kitabı bilmiyorum fakat tadı damağımda kalan bir öykü oldu keşke devamı da olsaydı...
İçi hayat neşesiyle dolu Cemile ve bulduğu gerçek aşkının daha sonra el ele neler yaşadıklarını, ne zorlukların üstesinden gelip, ne yıkımlardan tekrar tekrar ayağa kalktıklarını da okumak isterdim.
Cengiz Aytmatov'un okuduğum ilk eseri - ki benim için en güzel eseri- Gün Olur Asra Bedel'di. Bu kitabında Yedigey, Kazangap, Sarı Özek kasabası, Kazakistan adeta bende bir hayat akışı sağladı... O topraklarda yaşayan insanlar olmak istedim, o gidip gelen tren raylarının acılı sesi olmak istedim... İnsanların acısı azalırdı belki o zaman...
Evet, Cemile'yi yazar, o kusursuz, o beş çayı içerken aldığımız keyfi veren tatlı üslubuyla yazmış...
Benim için Kırgız edebiyatının başyazarı Aytmatov.
Kazakistan bozkırında yolculuğa çıkmak isteyen herkes okuyabilir. Okurken bozkırda esen tatlı rüzgar içinizi ferahlatacak. Sevginin karşılıksız olduğunu göreceksiniz...
Keyifle okuyun.
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
Bozkırda yaşanan buruk hikayeleri ile ünlü Cengiz Aytmatov’dan denizde yaşanan bir hikaye, Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki hikayenin köpekle ilgisi yok ;fakat Ala Köpek Dağı ile epey ilgisi var. Fok avlamak için açıldıkları denizde, hava şartlarının bozulması ile yönlerini kaybeden bir çocuk ve üç adamın hikayesi... Ve yanlarında fazla ağırlık olmasın diye getirdikleri sınırlı miktarda su. Yolculuğun en adil kişisi ve düşünceli bireyi ,dede, Orhan Ata tarafından dağıtılan suyun bitmeye yakın hayatlarından vazgeçen üç adamın dokunaklı hikayesi. Su azalmıştı, ortalığı kaplayan sis her tarafı sarmış ve arkalarından onları itecek bir rüzgar yoktu. Kendi hakkı olan suyu oğlu, torunu ve yeğeni arasında pay edip susuzluktan bitkin düşen Orhan Ata’nın kendini sislerin ve arduvaz rengi denizin içine atarak hayatına son vermesi ile başlayan ölüm, Mılgın ile devam ettirilmiş, sıra gücü artık kalmayan Kirisk’in babası Emrayin’e gelmişti. Baba her ne kadar oğlunu terk etmek istemese de oğluna en fazla üç gün daha yetecek bir tutam suyu ve yaşayabilme umudunu bırakarak ölümü seçer. Artık Kirisk denizin ve karanlığın ortasında yapayalnızdır. Peki içecek suyu kalmayan Kirisk’in kaderi diğer üçü gibi hayatına son vermek mi olacak? Kirisk, kurtulabilecek mi? Tehlike büyüdükçe ümit de büyüyecek mi? Yoksa ümidiyle beraber Kirisk de sulara mı gömülecek?
