Cebrâil (a.s.), Peygamberimizi (s.a.v.), Ümmühânî’nin (r. anhâ) evindeki odasından Kâbe-i Muazzama’ya götürdü, göğsünü yardı ve kalbini yıkayarak Burak’a bindirip Beytü’l-Makdis’e ulaştırdı. Peygamberimiz (s.a.v.), orada peygamberleri ve melekleri gördü. Onlara imamlık edip sahreden (Mescid-i Aksâ’daki büyük kayadan) Burak’a veya Cebrâil (a.s.)’ın kanadına binerek birinci kat semâda Âdem (a.s.)’ı, ikincide Yahyâ ve Îsâ (a.s.)’ı, üçüncüde Yûsuf (a.s.)’ı, dördüncüde İdrîs (a.s.)’ı, beşincide Hârûn (a.s.)’ı, altıncıda Mûsâ (a.s.)’ı, yedincide İbrâhim (a.s.)’ı gördü. Onlarla selamlaşıp konuştuktan sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya vardı. Kendisine Beyt-i Ma’mûr ile Kevser ve Rahmet nehirleri gösterildi.