Tevhid akidesini benimseyen muvahhidler "ŞEFAAT YA RASULULLAH" sözünü söylemezler.
Allah izin vermeden hiç bir kimse (Rasulullah ﷺ'de dahil) şefaat edemeyecektir. Ancak Allah c.c. izin vermesi ile başta Rasulullah s.a.v. ve diğer şefaat ediciler de şefaat edebileceklerdir. Bunlar da Allahın izin verdiği kişiler için olacaktır .
Ayet
Şa'bi'den rivayet ediliyor: Abdullah bin Mes'ud'un ölüm vakti yaklaştığında, oğlunu yanına çağırdı ve şöyle dedi; "Ey Abdullah bin Mes'ud'un oğlu Abdurrahman, ben sana beş şey vasiyet ediyorum, bunları unutma: İnsanlardan en az isteyen kişi, kuşkusuz en zenginleri ve en üstünleridir. İhtiyaçlarını insanlardan istemeyi bırak, kuşkusuz insanlardan istemek, kapına gelen fakirliktir. Özür beyan etmek zorunda kalacağın işleri bırak, yapma. Her yeni girdiğin güne, dünkünden daha hayırlı olacağın bir şekilde girebileceksen, bunu yap. Namaz kılacağın zaman, sanki son namazınmış gibi kıl."
Kitapları sevmeye başladım, çünkü her kitaptan yeni bir şey öğreniyordum. Acemler, Araplar ve Türkler hakkında pek çok şey öğrendim. Krallarla hükümdarların işlediği suçlar hakkında, sa- vaşlar, halklar, devrimler ve devrimcilerin yaşamları hakkında ki- taplar okudum. Aşk öyküleri, aşk şiirleri okudum. Fakat hüküm- darlar üzerine yazılmış kitapları yeğliyordum. Cariyeleriyle oda- lıkları ordu kadar kalabalık olan bir hükümdarla, hayatta tek ilgi- lendiği şey şarap, kadınlar ve köle kırbaçlamak olan bir başka hü- kümdar hakkında kitaplar okudum. Bir başkası kadınlara fazla ilgi göstermiyor; savaşlardan, öldürmekten, işkence yapmaktan zevk alıyordu. Yine bir başkası, doymak bilmezcesine tıkınmayı ve parayı seviyordu. Bir diğer hükümdar kendine ve büyüklüğü- ne, dünyada başka kimse yokmuşçasına hayrandı. Bütün zamanı- nı tarihsel gerçekleri çarpıtıp halkını aldatmakla geçiren entrika- cı bir hükümdar da vardı.
Bütün bu hükümdarların erkek olduğunu keşfettim. Ortak yanları hırslı ve çarpık bir kişilik, paraya, cinselliğe ve sınırsız gü- ce karşı doymak bilmez bir iştahtı. Dünyaya kötülük tohumlarını eken, halklarını talan eden erkeklerdi bunlar, kalın sesli, ikna ye- teneğine sahip, tatlı sözler seçip söyleyen, zehirli oklar atan er- keklerdi. Gerçek yüzleri, ancak ölümlerinden sonra ortaya çıkı- yordu. Böylece tarihin aptalca bir inatçılıkla kendini tekrarladığı- nı keşfettim.