VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ?
“Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Stoacilar, duyguların kontrol altina alınmasi
gerektiğine inanırlar. Bir Stoacı için sevgi; akıl ve erdem ile
birleştiğinde daha güçlü hale gelir ve sabrin da bu
sevginin bir özelliği olduğunu düşünürler.
Stoacilar ayni zamanda ertelenmeye tahammül
edememe kavramini da şöyle açıklayabilirler: Şimdiki an,
önemlidir ve insanların davranışlarının, düşüncelerinin ve
duygularının anlık olarak doğru olmasi gerektiğine inanır
stoacılık. Bu bağlamda, sevgi de ertelenmemeli ve
yaşanan anin değerini kaybetmeden ifade edilmelidir.
Dolayısıyla, bu alıntıdaki "Gerçek sevgi sabırsızdır;
ertelenmeye tahammül edemez" cümlesi stoacilik
felsefesiyle uyum içerir. Gerçek sevginin akıl, erdem ve
sabır ile birlikte anlık olarak ifade edilmesi gerektiğini
vurgular. Bu sayede sevginin saf ve derin anlamini
koruyarak yaşama geçirilmesi sağlanir.
Seneca'nin bu sözü, stoacıliğin insan ilişkilerine ve
duygusal deneyimlere getirdiği derinlikli bakış açısını
yansıtırken, bizlere de günümüzdeki ilişkilerimize ve
duygusal deneyimlerimize daha dikkatli yaklaşmamiz
gerektiğini hatirlatir.
Sizin bu konudaki bakış açıniz nedir?
Yaralari Sevgi iyileştirir,Seneca
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
sunyata anlayışı, Budizm'de sahip olduğu özgün anlamdır. Bu şu soruyla akla geliyor: Boşluk neyin boşluğudur ? Alex Wayman şöyle açıklıyor:
Ananda Buda'ya "Dünya geçersizdir" sözünü sordu. Buda şöyle açıkladı: "Benlikten ya da kendine ait olandan yoksun olduğu için, bu nedenle, 'Dünya boştur'." Buda şunu
Bazen bazı şeyleri farketmesem, anlamasam diyorum. İnsanların yüzlerini okuyor olmak, düşünce havuzuna birde tuz biber katarsa n'olur?
Çıldırırsın tabii! Elbette insanların söyledikleriyle bir tutmayan yüzlerini eşleştirmede sıkıntı oluyor. Çünkü artık doğal bir yüz göremiyorsun. Bu devirde herkes maske takıyor. Kendilerine ait duyguları
Akıllı Tasarım Teorisi, biyolojinin karmaşık ve bilgi dolu yapılarını açıklamak için akıllı nedenlerin bulunmasının gerekli olduğunu ve bu nedenlerin deneysel olarak saptanabilir olması gerektiğini söyler. Belirli biyolojik özellikler tasarlanmış göründükleri için Darwin’in her şeyin rastgele, şans eseri olarak yaratılmış olduğu şeklindeki
Psikiyatrist bireysel deliliğimizi frenleme ve sınırlama konusunda bize yardım ederken, aynı zamanda totaliter kolektif deliliğe uyum sağlamaya ve onu paylaşmaya yöneltir bizi. Onun işi, topluma ayak uydurmamızı sağlamaktır. Toplumun durup düşünecek zamanı yoktur. O hep hareket halindedir. Bu tempoya ve strese dayanamayıp saf dışı kalan bazı bireyler olduğunda, ya da bu tempoyu belirleyen idoller öldüğünde, başkaları hemen onların yerini alır. Toplumun temposuna ayak uyduramamak, onun akışını ve sürekli değişen standartlarını yakalayamamak, psikiyatrist için de bizim için de psikolojik sorunların belirtisi sayılır. Bu bağlamda, psikiyatriste giden kişi, yeniden yarış pistine çıkmadan önce yağlama servisinde teknik bakım gören bir yarış arabasına benzer. Yarışın kendisi asla sorgulanmaz. Tersine, yarışı sorgulayanlar psikiyatrist tarafından sorgulanırlar.
Ben de bir tımarhanede dokuz yıl geçirdim ve hiç intihar takıntım olmadı, ama biliyorum ki sabahleyin, ziyaret saatinde, bir psikiyatr'Ia yaptığım her konuşma, bana kendimi asmak isteğini verirdi, onu gırtlaklayamayacağımı hissettiğimden.
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Korku… Duyguların en rahatsız edici, en tehditkar, en soğuk olanı… Varlığıyla kasvet yaratan, kaygısıyla hayatı kabusa çeviren, soluğuyla ürperten karanlık bir enerji…
Sözlükler, korkuyu, “Herhangi bir belirsizlik karşısında, tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir histir” diye tanımlar. Öyledir de. İnsan, korktuğunda kalp
....
İki yabancıdan evlilik çıkar mı?
“Dünyadaki uyumsuzluklar sevgililerin kavgalarına benzer. Barışma çatışmanın ortasındadır ve ayrı olan her şey birbirine kavuşur. Kalpte damarlar birbirinden ayrılır ve yeniden buluşur ve her şey hayattadır, tek, sonsuz, ateşli bir hayat.” —Hölderlin
Yazının başlığı, kolayca akla gelebilecek anlamları bir
....
Neoliberalizmin son tuzağı: Mindfulness
Mindfulness, Oprah Winfrey ve Goldie Hawn gibi ünlülerin de desteğini alarak anaakıma yerleşti. Meditasyon koçları, keşişler ve nörobilimciler Davos’a giderek Dünya Ekonomik Forumu’na katılan CEO’lara konunun inceliklerini anlattı. Mindfulness hareketinin kurucuları bir tür misyonere dönüştü. Bilim ve