Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Tembellik: Hepimizin Ortak Problemi.
gencmuslumanlar.com/irade-terbiyesi... Bu kitap Genç Müslümanlar sayfasından gelen bildirimle karşıma çıktı. İsmini gördüğüm anda almam gerektiğini biliyordum. Ben de günümüzdeki çoğu insan gibi zaman yönetiminde zorlanan kurduğu düzeni sürdürebilmekte sıkıntı yaşayan biriydim. Maruz kaldığım caydırıcı etkenlere
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,8bin okunma
796 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
AŞK BİR İNTİHAR MI YOKSA DİRİLİŞ Mİ?
Aşk nedir? Sanıyorum ki yeryüzünde çok sayıda farklı cevabı olan tek soru budur. Öyle ki bu soruya hepimizin vereceği bir cevap muhakkak ki vardır. Bizler bu soruyu ya olması gerektiğine inandığımız şekliyle ya da yaşadığımız tecrübelerden ve gözlemlerden yola çıkarak kendi düşünce ve duygularımızı harmanlayarak yanıtlarız. Tek soru, milyonlarca
Dahiler ve Aşkları
Dahiler ve AşklarıÖzcan Erdoğan · İkaros Yayınları · 2008496 okunma
Reklam
Beni anlatmış gibi...
Yetimdir şu gönlüm, Bundandır tüm sessizliğim, Bir harabe yığınıyım... Deprem anında yere serilirim.. Bu vakitsiz bir yıkımdır... Enkazın altında ölen kimdir? Yoksa, yoksa bu ben miyim? Kendimi dahi tanıyamıyorum.
Sayfa 15 - PdfKitabı okudu
Tanrı Dini'nde üç ana kavram vardır. Birincisi, dünya yaşayan bir varlıktır; dünya üzerinde bulunan tüm insanların, hayvanların, bitkilerin, kayaların ve suların ruhları vardır. Bu ruhlara saygı gösterilmeli ve korunmalıdır, yoksa toprak çoraklaşır ve verimsizleşir. Bu nedenle doğayı korumak çok önemlidir. İkincisi kişisel sorumluluktur; Kişinin kendi eylemlerinden sorumlu olması, dürüst bir insan olmasının göstergesidir. Günümüzde bu kavram "eline, beline, diline sahip olmak" anlayışında somutlaşır. Üçüncüsü de, dengedir. Denge, kişinin kendisiyle, toplumla ve doğayla uyumlu olabilmesi için önemlidir; eğer denge bozulursa bunun sonucu yıkımdır. Yaşamın amacı, dünya ile dengeli bir biçimde yaşamaktır. Kişi, düzgün ve onurlu bir yaşam ile çevresini dengede tutar ve kişisel gücünü en üst düzeye ulaştırır. İnsanların doğa ile ilişkisi sömürü üzerine değil, karşılıklı dayanışma üzerine kuruludur. Doğaya karşı gösterilen saygı, bu kültürün binlerce yıldır çevreyi bozmadan yaşamasını sağlamıştır. Bu kültür, yaşamı dünya ile dengeli bir biçimde sürdürmek ve doğa ile insan toplumu arasındaki dengeyi korumak üzerinde yükselmiştir. Doğanın birer parçası olan insanlar, diğer yaşayan varlıklardan daha üstün olarak görülmez.
Sahip Olmak Yıkımdır
İnsan olarak gelişmişlik seviyemizi maddi gücümüzle ve sahip olduklarımızın çokluğuyla ölçmeye devam ettiğimiz sürece daha çok şeye sahip olmak adına daha çok savaşacağız ve yıkımlara sebep olacağız. Bilimsel verilere göre dünya yaklaşık 4.5 milyar yaşındadır. Yine bilimsel verilere göre ilk insansı varlık fosilleri 195.000 yıl öncesine aittir.
“Bir aşka, Bir aileye, Gerçek dostlara veya bir inanca sahip olmak, insanı hayata bağlar. Onlardan biri bile bizim nefes alma nedenimizdir. Sahip olduklarımızın gerçekte bize ait olmadığını anlamaksa, büyük bir yıkımdır. Bazıları bunu kabullenir, kabul edemeyenler içinse, hayat geçmişin gölgesinde akıp gider.”
Reklam
“Oynamak zorunda olduğumuz oyun şudur: Artık özel mülkiyetin kimseye ait olmadığını, çünkü tüketim mallarının bu kadar bollaştığı koşullarda hiç kimsenin bunların kısıtlanması ilkesine tutunmaya hakkı olmadığını, ama yine de sırf mülkiyet ilişkilerinin körce sürdürülmesine hizmet eden o bağımlılık ve muhtaçlık durumuna düşmemek için bile kişinin bazı şeylere sahip olmak zorunda olduğunu görmek ve dile getirmek. Ama bu paradoksun tezinin varacağı yer yıkımdır: Nesneler karşısında, sonunda insanlara da yönelen sevgisiz bir umursamazlık. Antitez ise, telaffuz edildiği anda, rahatsız bir vicdanla sahip oldukları şeylere tutunmak isteyenlerin ideolojisine dönüşür. Yanlış yaşam, doğru yaşanamaz.
“Bir aşka, Bir aileye, Gerçek dostlara veya bir inanca sahip olmak, insanı hayata bağlar. Onlardan biri bile bizim nefes alma nedenimizdir. Sahip olduklarımızın gerçekte bize ait olmadığını anlamaksa, büyük bir yıkımdır. Bazıları bunu kabullenir, kabul edemeyenler içinse, hayat geçmişin gölgesinde akıp gider..”
Yetimdir şu gönlüm, Bundandır tüm sessizliğim, Bir harabe yığınıyım... Deprem anında yere serilirim.. Bu vakitsiz bir yıkımdır... Enkazın altında ölen kimdir? Yoksa, yoksa bu ben miyim? Kendimi dahi tanıyamıyorum.
248 syf.
·
Puan vermedi
Susmayı öğren(ebil)mek
Afet bir yıkımdır, dil doğru kullanılmazsa birçok yıkıma sebebiyet verir lakin dil aynı zamanda bir inşa sürecidir de. İnsanoğlu yüzyıllardır konuşmayı öğrenmekle geçirmiştir zamanını daha etkili ve daha güzel konuşabilmek için nice zaman harcanır fakat etkili susmak, güzel susmak adına bir çaba göstermeyiz çoğu zaman. İlk saydıklarımın daha zor oluşu düşüncesi insanları konuşmaya iter belki de ama asıl marifet susmak ve susmayı bilmektedir yani nerde nasıl susmamız gerektiği bilgisine sahip olmak. Bu epey zor bir süreç dilin hakikaten bir kemiği yok her an her şey dökülebiliyor, kişinin kendisini kontrol edebilmesi ve kendinin farkına varabilmesi için oldukça etkili bir kitap tabi kendinizi özellikle dilinizi kontrol etmek gibi bir düşünceniz varsa tavsiye niteliği taşır. :)
Dilin Afetleri
Dilin Afetleriİmam Gazali · Çelik Yayınevi · 20167,2bin okunma
Reklam
Düşkünlük ve bastırma arasında dengede olmak; biraz düşkünlük ve biraz bastırmak değildir: ikisine de sahip olmamaktır. Bu bir uzlaşma değildir, bir dengedir. Uç dengesizliktir, orta nokta dengedir. Uçta olmak yıkımdır, orta noktada olmak yaşamdır. Uçta olmak yok olmaktır; düşkünlük ve bastırmanın ikisi de yaşamı yok eder. Dengesizlik cehalet, karanlık ve ölümdür.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.