Bir savaşı anlatmanın öyle çok yolu var ki: Bütün bir çatışma tek bir olayda özetlenebilir. Diyelim ki bir adamın bir başka adamın davranışına öfkesi. Savaşın tamamı –bütün bir on yıl- buna damıtılabilir. Ama bu erkeklerin olduğu kadar kadınların da savaşı ve şair onların acılarına bakacak daima hikâyenin kıyısına köşesine sürgün edilmiş, erkeklerin kurbanı, erkeklerin elinde hayatta kalan, erkeklerin kölesi hâline gelmiş kadınların acısına ve bunu anlatacak,
aksi takdirde hiçbir şey anlatamayacak. Kadınlar sıranın kendilerine gelmesini çok uzun zaman beklediler.
Hak sahibine hakkını vermemek ne kadar zulüm ise bir kimseye hakkı olmayan şeyi vermek de o kadar zulümdür.
Bu hususta şair şöyle demiştir:
"Saçar mıyım incileri koyun sürüsü önüne? Saçarsam böyle, olur bunlar çobanına hazine.
Çünkü incinin kıymetini bilemez onlar, Takmam böyle boyunlara gerdanlıklar. Lütuf sahibi Allah eder de, ihsan Raslarsam bir ehil, bilgi sevene Fayda verir yayarım ilmi, kazanırım sevgiyi, Yoksa kalır yanımda, tercih ederim gizliliği... Cahillere ilim veren, kaybetmiş olur onu, Zalimdir, ehil olanlara vermeyen bunu
şair, hafif kanatlı kutsal bir şeydir; ilham duymadan, kendinden geçmeden, aklı başında iken birşey yaratmaz. Tanrı vergisi olmayınca kimse şiir söyleyemez, gelecekten haber veremez.