Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Sizce denizin mi karanın mı daha çok anlatacakları vardır? . Süvari Bey, diğer adıyla Beybaba Kaptan, uluslararası bir gemide 1. kaptandır. Tayfasına değer veren, önceliği onların güvende tutmak olup gemisini gideceği yere ulaştırmaya çalışır. Ancak her araç gibi gemi de yaşayan bir canlı gibi arızalanır, onarılır, bakımı yapılır, ite kaka
Ömürlük Deniz Nöbetçisi
Ömürlük Deniz NöbetçisiBahadır Karasulu · Edebiyatist Yayınevi · 202410 okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
Kalabalıkta sessiz ve dalgın...çoğunlukla yalnız...
Öğretmeni dermiş ki; Kalabalıkta sessiz ve dalgın...Çoğunlukla yalnız Sait Faik ... Bana öyle geliyor ki; pek çok yazarı sıklıkla kendimizle bütünleştirdiğimiz şahsiyeti yüzünden severiz. Onu tanıdıkça aramızdaki bağ kemikleşir ve daha fazla merak duyarız iç âlemine. Çünkü insanın âlemindekiler yansır ancak kalemindekine.. Daha önceki
Vüs'at O. Bener
Vüs'at O. Bener
,
Dost
Dost
incelememde Sait Faik hayranlığımın gelişiminden sizlere bahsetmiştim. Şüphesiz Edebiyat dünyamızdaki yeri ve önemi sarsılmaz biridir Sait Faik Abasıyanık. Sarnıç ; 2. öykü kitabıdır ve dönemin insan profili günümüze halen ışık tutmaktadır. Kitapta 1934-1954 yılları arasında yazdığı, kimi çeşitli dergilerde kimi de ilk kez burada karşımıza çıkan öyküler mevcut. On altı öykü... On altı mekan içinde ayrı kişiler ve aynı kişide bırakılan nice emareler. Sarnıç , Beyaz Altın , Bir Karpuz Sergisi,Loğusa ve Ormanda Uyku beni en çok etkileyenler.. Hele Loğusa hiç alıntı yapamadığım öyküsü... Ancak okurken hissedilesi... ve belki de hala daha bir yerlerde kadının gerçeği.. Sözü uzatmadan ve yormadan Sait Faik okuyun derim. Zira Edebiyat dünyamızın bu nadide köşesine kurulmadan kıyısından gelip geçersiniz. Vesselâm.
Sarnıç
SarnıçSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 20113,332 okunma
Reklam
İşte kâtip!
Oğlunu İstanbul'a mektebe göndermeye bakma. Ticarete alıştır. Kibrit satsın, cıgara kağıdı satsın, işe alışsın. Ticaretten fayda var. Tüccar adam kimsenin kölesi değildir.
Sayfa 28 - Varlık, (65-66), 15 Mart-1Nisan 1936
Burnumu, gözümü değiştiremezdim. Hiç olmazsa kunduralarımı değiştirebilirdim a! Sen beni ilk nasıl gördünse öyle kaldım. Sonradan ne kadar düzelsem, o kötü hayali gözlerinden silemedim. Enayiliğe hayran olunmuyor sevgilim!
Darülfünun'a girdiği zaman bütün hulyası bir hoca, bir âlim olmaktan ziyade, inanmazsınız, bir kahveci dükkânı açmaktı. İstanbul'un tenha bir semtinde, üç kestane ağacının ortasında, bir kahve hatırlıyordu. Güzel, haşarı bir çırak, cıyak cıyak bağırırdı. Orada imtihanlara hazırlanırlardı. Kestane ağaçları hışırdar, çırak haykırır, bir mütekait esner, bir minare, boylu boyunca omuzlarına yaslanırdı.
Canım çekiyor diye öpemem seni güzel çocuk! Canım çekiyor diye giremem sana deniz, göğsüm zayıftır; doktor yasağı. Canım çekiyor diye içemem: körkütük oluncaya kadar, aklı boğuncaya kadar: karaciğer yasağı. Canım çekiyor diye bir vapura binip Haydarpaşa'ya, oradan tabana kuvvet Van'a kadar gidemem. Yollarda geberirim... Çarşıya inemem. Çarşıyı Allah kahretsin. Karamanlı bakkal bıyıklarına inciler dizdirse dizdirebilir, saçlarına altın yaldız yaldızlatsa yaldızlatabilir. Bütün vücudunu gümüşle kaplatabilir. Gümüşün lafı mı olurmuş?
Reklam
Orhan Veli "dile vurgundur", Türkçenin her iklimine vakıf. Çingene kızı gibi fal bakabilir, balıkçılar gibi sayabilir ne varsa denizin altında, denizin üstündeki rüzgârları da anar isterseniz tek tek. Kalem efendisi gibi de konuşur bıçkın delikanlılar gibi de. Türküleri yöre ağzıyla okur dahası ayak üstü Karagöz de oynatabilir. "Huu" diye dalar arkadaşlarının arasına Karagöz edasıyla. Şaşırtmayı sever insanları. Herkesin unuttuğu tarihleri o hatırlar. Bütün tanıdıklarının telefon numaraları hafızasındadır. Melih Cevdet Anday'a soracak olursanız, üç yüz baharat, altmış kadar balık adını söyleyebilir arka arkaya. Ankara'da gittiği lokantalardaki bütün garsonları adlarıyla tanır. Kundura boyacılarına isimleriyle hitap eder. Kalem tutuşu da kendisine hastır merhaba deyişi de. Tarancı'ya göre "Kâmil İnsan"dır, Sait Faik'e göre "Çelebi."
"Allah'a inanmayanlar içinde pek çokları samimi olmadıklarını, bazen son nefeslerinde, bazen de ani tehlikelerin karşısında 'Allah' diyerek, ispat ediyorlar."
“Dünya ve şehri riyasız kucaklamak istiyordum" cümlesi Adalı'yı tarif eder. Şehir ve dünya Adalı'nın kucağına otursun. Sait bir gün ilahların dağı olan Uludağ'ın tepesinden Bursa'nın bir havuzuna düştü sıçradı Marmara'ya balıklama girdi, Büyükada'dan yunus balıkları ile Marsilya'ya gitti ve Grenoble şehrinde biraz dinlendi. Şimdi de gerisin geriye Uludağ'a dönüyor.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Övmeliydi ama bu yeni türeyen paşalar bundan istifade ediyorlardı.Çünkü sizin tabirinizle çoktandır “revision"a tabi tutulmamış bir ahlak telakkisinden faydalanmanın yolunu bulmuşlardı. Faziletle, aşkla, güzellikle istedikleri gibi oynuyorlardı. Sanırım belki de bunun için bugünün sanatkârı faziletsizliği, edepsizliği, deliliği konuşarak kıymetlerin tekrar gözden geçirilmesini istiyor.
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.