İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, Şerefüddîn Hüseyin isimli zâta tavsiye mâhiyetinde yazmış olduğu bir mektûbunda şöyle buyurmuşlardır: “Ey Allâh’ım! Habîbin Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem) hürmetine dünyayı gözümüzde küçült ve âhireti kalbimizde büyüt. Ey iyiyi, kötüyü ayırt edebilen aziz yavrum! Bu kıymetsiz dünyânın süslerine aldanmaktan ve fânî olan gücüne kuvvetine kapılmaktan sakın. Bütün işlerinde şer‘-i şerîfin muktezâsıyla amel etmeye gayret etmen ve dîn-i mübîn-i İslâm üzere yaşaman sana vâciptir. (Bunun için) evvelâ Ehl-i Sünnet ve Cemâat âlimlerinin görüşlerine göre mutlaka itikâdını tashih etmen, düzeltmen lâzımdır. Çünkü bu zarûrîdir. Hazret-i Allah, onların gayretlerini kabul buyursun. Bundan sonra, bütün gayret dizginlerini, amelî olan fıkhî hükümleri yerine getirmeye sarf etmelisin. Farzları edâ etmeye ihtimamla gayret etmek, helâl ve haram hususunda ise tam bir ihtiyat göstermek (tedbirli olmak) lazım gelir… Hulâsa olarak dünyanın zarar ve ziyanından kurtulana dek şer‘-i şerîfin hükümlerine sımsıkı yapışmak lazımdır. Dünyâyı hakîkaten terk etmek mümkün olmasa bile, hükmen terk etmekte kusur etmemek lâzımdır. Bu hükmen terk ediş ise bütün sözlerinde ve fiillerinde şer‘-i şerîfe sımsıkı yapışmak ile olur. Allâhü Teâlâ (rızâsına) muvaffak buyurucudur. Selâm, hidâyete tâbi olan kimseler üzere olsun.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m. 82)
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ’dır bu Nazargâh-ı İlahîdir Makâm-ı Mustafâ’dır bu
Reklam
Şair Nâbî, 1678 yılında, devlet adamları ile beraber Hac seferine çıkar. Kâfile Medine'ye yaklaşırken Nâbî, heyecandan uykusuz hâle gelir. Kâfilede bulunan bir paşanın gafleten ayağını, Medîne-i Münevvere'ye doğru uzattığını görür. Bu durumdan çok müteessir olarak meşhûr na'tini yazmaya başlar. Sabah namazına yakın kâfile Medine-i Münevvere'ye
Sayfa 106 - ERKAM YAYINLARIKitabı okudu
Ehl-i Sünnet İtikadı
Ehl-i Sünnet ve Cemaatin radiyallahu anhum itikadları budur ki Hakk Sübhânehu ve Teâlâ birdir ve kadimdir, araz ve cisim ve cevher değildir ve musavver ve mahdüd ve ma'düd değildir ve müteba'iz ve mütecezzî ve onlardan müterekkib değildir ve mütenâhî değildir ve mahiyet ve keyfıyetle vasfolunmaz. Ve mekanda mütemekkin olmaz ve üzerine zaman Cârî
Efendi Hazretleri 52. Sohbet (Ders Ayeti) “Şüphesiz indirdiğimiz o çok açık ayetleri ve doğruyu (biz kitapta onu insanlara pek aşikar bildirdikten sonra) gizleyenler (yok mu!) işte onlara hem Allah lanet eder, hem de lanet ediciler (lanet edebilen her şey) lanet eder.” Bu ayeti Celileler Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Tevrat’ta
Nabi
"Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ'dır bu Nazargâh-ı İlâhîdir Makâm-ı Mustafâ'dır bu. Müra'ât-i edeb şartıyle gir Nâbî bu dergâha, Mataf-ı kudsiyândır bûsegâh-ı enbiyâdır bu."
Sayfa 62
Reklam
61 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.