Kitap klasik rus edebiyatı konulu, akıcı bir üsluba sahip bir kitap. Kitapta asıl dikkatimi çeken iki kızın birbirine olan içten içe gizli aşkı oldu. Hiç beklemediğim bir olaydı. Ayrıca Dostoyevskinin yarım kalan bir romanı. Kitabı bitirdiğinizde hissedebiliyorsunuz bunu. Eğer yarım kalmasaydı
Anna Karenina 'yı sollarmış hissiyatı doluyor içinize. Okurken gözünüzden bir kaç damla düşebilir. Zaman geçirmek için güzel bir kitap.
Dorian Gray'in Portresi'ni ilk okumaya başladığınızda sıradan bir kitap okumadığınızı anlıyorsunuz. Fakat fikrimce aşırı abartılan bir kitap. 8/10'luk bir kitaba dünyadaki tek kitapmış gibi davranılıyor. Konu orijinal. Türkçeye çevirilen versiyonunda ressamın Dorian'a olan aşkı gizleniyor tabii. Araştırınca biraz daha, şaşırmadığım bir bilgiydi. Şimdi asıl konumuza dönelim: Lord Henry. Başta ressamla olan dostluğu dikkatimizi çekse de Dorian'ın hedonist ve kısmen kötücül bir bakış açısına sahip olmasını sağlayan karakterimiz. Şu ana kadar karşılaştığım hedonizmi temsilen en iyi karakterdir kendileri. Gerçekten de söylediklerine bakarak bakış açısının iyi yansıtılmış olduğunu kolayca fark edebilirsiniz. Duvarımda Lord Henry alıntıları bolca bulunuyor. Demem o ki kitaptaki en derin karakterin Lord Henry olduğunu düşünüyorum. En azından bazı şeylerin farkında. Dorian ise klasik dışının güzelliği yüzünden içini güzelleştirmeye gerek duymayan insan tiplemesi. Bu yüzden Dorian'ı sevmiyorum. Sığ geliyor. Kitabı okumanızı öneririm.
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202373,2bin okunma
Ne zaman içtenlikle mutlu olmak istersen, birlikte yaşadığın, tanıdığın insanların özelliklerini düşün; örneğin birinin enerjisini, diğerinin alçakgönüllülüğünü, bir başkasının cömertliğini, bir diğerininse başka bir özelliğini düşün. Çünkü hiçbir şey birlikte yaşadığımız insanların görünüşe yansıyan erdemlerinin imgeleri kadar mutluluk veremez, hele hepsi bir arada toplanmışsa. Bunu hep aklında tut.
Bunların memnun etmek istediklerinin ne biçim insanlar olduğunu düşün, hem de bunun için neler neler yaparlar! Oysa zaman bunları ne kadar çabuk silip süpürecek, sildiği diğer onca şey gibi.
Eğer biri benim düşündüklerimin veya yaptıklarımın doğru olmadığını ispatlarıyla ortaya koyarsa onları düzeltir ve o kişiye minnettar olurum. Çünkü hakikati arıyorum ben ve kendini kandırmada, cehalette ısrar edenler haricinde hakikatten hiç kimse zarar görmez.
İnsanların hoşlanmadıkları var olan şeyler değil, o şeylerle ilgili yargılardır. Örneğin ölüm ürkütücü değildir, sadece onun hakkında sahip olduğumuz fikir korkutucudur. Bu yüzden de canımızı sıkan bir şey olduğunda asla diğer insanları değil, kendimizi suçlamalıyız. Cahil bir insan bir yanlış yaptığında başkalarını, az çok eğitimli bir insan kendini, tamamen eğitimli biri ise ne kendini ne de başkasını suçlar.
'Peki ben neyim?' diye kendine soranlar... Zavallı bedenlerinin içinde zavallı insan evlatları. Onlar gerçekten de zavallılar! Aslında ellerinde o bedenden çok daha fazlası var. Ya bedene ya da zihne tutunmayı tercih edip diğerini görmezden gelirler. Bunu neden yaparlar?