Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Masumiyetin bittiğinin habercisiydi fanzinler. Eğer sabah evinden çıkarken yanına yaklaşarak, bir sigara yakıp sana ''günaydın'' demek istiyorlarsa bunu yapıyorlar. Sonra tenha bir yerde beynini dağıtmak istiyorlarsa, bunu da. En azından korkusuzca söyleyebiliyorlar içlerinden geçeni.
-Aşk acısı acıların içinde en fasulyeden olanı... -Nasıl yani? -Sen anneni kaybettin mi? -Aman Allah korusun. -Değil mi? Allah korusun. Peki sana şöyle sorsaydım: Irmak seni hiç terk etti mi? Aman Allah korusun demezdin. -Hiç bir şey anlamıyorum. Fazla kaçırdın rakıyı... -Rakıyla alakası yok insanların hayatındaki insanları hep yanlış
Eylülde çıkacak olan kitaptan alıntıdır.
Reklam
Dünyanın en yorgun ve en güçlü insanlarıdır anneler. evlatlarına karşı kızgınlıkları, telaşları, tembihleri, koruyup kollamaları, kısacası her halleri kendilerine hastır ve hepsinin altındaki tek güdü istisnasız muazzam bir sevgidir.Şefkat "ana şefkati" diye onunla anılır. ... - Hüğaaa, elimi kestim anneee, çok acıyoğaa hüğaaa. - Eyvahhh! Ooohhh, çok iyi oldu sana ohhh! Yüreğimin yağları eridi.Ver ver bi de ben keseyim ver. Tabi, ben sana git ddedim, o bıçağı tut dedim, elini bir güzel kestir dedim.Ohh nasıl sevindim varyaaa, kanasınnn, şakır kakır kanasın. Ana lafı dinlemezsen öyle olur.Hah çek şimdi cezanı...Offf yaa off! Ben nerelere gideyim amaaaan aman. Ölmek var ya hiç bişii diil hiç bi şiii... ..... - Anne çok miğdem ağrıyo ya n'apim? - İç yavrum iç. Daha çok sigara iç. bitir o paketi. Sonra terle terle, üstüne bi de soğuk su iç geçer. ..... - Anne çantamı gördün mü? Nereye koydum ben bunu ya öff. - Nereye var gücünle fırlatıp savurduysan ordadır evladım. Bi dahakine daha uzaa fırlat, elinle koymuş gibi bulursun e mi çocum? .... - Hoş geldin, hoş geldin. Aman da acıkmıştır şimdi benim güzel oğlum. Patates yemeği yaptım yer misin? Yanında pilav da var. Bi de muhallebi yaptım, sen seversin.Hazırliyim mi anasının bi tanesi? - Ya ben patates yemem. Pilav da istemem şimdi.Başka bişi var mı? - Var. Bi temiz sopa var.Yer misin çocum?! ... - Günaydın anne. Iaaaahh. ay ayılamıyorum ben ya. Alamadım uykumu gene. - Sana da iyi ikindiüstleri yavrum. Daha hava kararmadı ki, sen niye böyle erkencikten kalktın? iki saat sonra akşam olacak, nasılsa gene yatacaksın.Kalkıp bölmeyeydin kış uykunu çocum. ...
Sayfa 40
Kocasının geri giden beyninin daha nerelere varacağını iyi biliyordu; onların karı koca değil, iki kardeş oldukları günlerin gelmesine az kalmıştı.Onunla birlikte Desdemona'nin kalbi de eskisi kadar hızlı atar olmuştu."Ey yüce Tanrım,"diye dua ediyordu."Yalvaririm sana,bırak da Lefty gemiye gelmeden öleyim."Ve bir sabah uyandığında Lefty'i kahvaltı masasında otururken buldu.Kurulama bezini boynuna fular gibi dolamış, saçlarını ilaç dolabında bulduğu vazelinle Valentino stili yağlayıp başına yapıştırmış.Masadaki tahtada şöyle yazılı:"Günaydın abla."
Sayfa 310Kitabı okudu
Günaydın Güneşi çiğnemeden yutan evren. Sana da günaydın beynimin vızıltısı, Son sigaramın ateşi, külleri günaydın. Yeni yıllar Doğum günleri, Takvimde asılı duran günler, Aylar, yıllar, zamanlar.. Hayatımızın dönüm noktaları, Unutmadan unutuldu sanılanlar, Günaydın.. İz bırakmış unutulmamış tarihler.. Ocak, Şubat, Mart, Mayıs, Ekim, Aralık. Size de günaydın..
İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya. “Günaydın” dedi tilki. “Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi. “Buradayım! Elma ağacının altında.” “Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.” “Ben bir tilkiyim.” “Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens. “Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben
Reklam
İntihar Dükkânı – Jean Teule
2 — Alan!… Kaç kez söylemek gerekiyor sana bunu? Buradan çıkan müşterilere “görüşmek üzere” denmez. “Elveda” denir çünkü bir daha gelmeyecekler. Bunu bir gün kafana sokmayı becerebilecek misin? Dükkânda çok sinirlenen Lucrèce Tuvache, arkasındaki kasılmış ellerinin arasında öfkesinin ritmiyle titreyen bir kâğıt saklıyor. Şortunu
Sel YayıncılıkKitabı okuyacak
Herkese benden günaydın. Sana, sana da günaydın; artık sen de herkessin.
- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga? - Evet. - Oysa çocuktun, değil mi? - Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez. Sevgiyle güldü ve devam etti: - Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari:
- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga? - Evet. - Oysa çocuktun, değil mi? - Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez. Sevgiyle güldü ve devam etti: - Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari: Asmalar, üzüm
Sayfa 175 - Can yayınları çevirmen Aydın EmeçKitabı okudu
371 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.