Aşk üç harf, tek hece. Ucu kapalı diğer ucu açık iki yürek. Aşk gündüzüne ermemiş eflatun bir gece. Aşkı yaşadık sandık çift yüreklerde. Anladık. Aşk, hiç olmak isteyen bir yolcu için akıl işi değilmiş Meğerse aşk: cinnetini cennete çevirenin yüreğinde tek kişilik bir delilikmiş.
Size her gelen akıl verip aşk veremediyse eğer, sizi hak etmemiştir.
Eski kitapları seviyorum♡ Bu aralar elime artık basilmayan ama bilgi yönünden sanki altın dolu bi sandık gibi bir iki kitap geçti bunlar sayesinde niye bütün savaşların Ortadoğu'da olduğunu , neden örümcek adam, Superman ,Harry Potter vb kahramanların ortaya çıktığını artık daha iyi anlayabiliyorum ♥:-)
S.E.S Der ki...
Susuyor sözlerim verilmiş sözler tutulmayınca. Ay bile güneş bile tutulmuyor mu Rab'den emrolunca? Bir düşünürün sözünü düşünmeden kabul etmek gibi düşüncesiz ilhamlar vermeye kalkıyorlar üstelik...
Ben S.E.S, susuyorum, konuşmuyorum sanıyorlar... İçimde konuşan susmayan dur durak bilmeyen bir karanlık var...
Camdan bir kapı... görmüyor gözümüz ama var.... Çarptım kırılmadı yaralanmadım... ama güldüler kırıldım yaralandım...
Konuşurken en doğru olduğunu söyleyenler suskunluklarında korkabilirler kendilerinden... Camı ayna yaptılar bedeni gördük, gözlerimizi kapattık ruhumuzu görmeye çalıştık... Ama derin bir karanlık vardı onu kendimiz sandık.. Oysa ayna ile beden arasında mesafeden daha uzaktır ruh ile göz arasındaki mesafe... Sabır gerekir uzun uzun beklemek gerekir ruhu görmek için önce geçmişten geçmek gerekir...
Karanlığın içinde çizgi film gibi başlar şekiller renkli renkli oynar, sonra birileri belirir ruhunun derinliklerinde tanıdığın yabancılardır onlar... Kendine gelene kadar kimlerden geçersin hatırına gelmeyen, belli ki hatır kalmıştır birinizde...
Sonra güneşin sesini duyarsın annenin dilinden uyanırsın kendinden.....................
S.E.S..........................
Güzel diyebileceğim bir macera romanı. Neil adında eski bir asker zamanında beraber çalıştığı Engles adında bir rejisör ile karşılaşır. İşsizdir ve Engles'den gelen iş teklifini kabul eder. Dolomitlerde bir dağ evine gidecek ve bir senaryo yazmaya çalışacaktır. Bu arada Engles kendisine Heinrich ve Carla adında bir çiftle ilgili bir fotoğraf verir. Neil, dağ evine vardığında fotoğraftaki kadınla karşılaşır. İşin içinde iş vardır. Nazi zamanlarından Heinrich'in dağ evine getirdiği 20 sandık altının peşindekiler dağ evine gelmiştir. Heyecan dozu yüksek bu macera romanı mutlaka okunması gerekenlerden.
"Sadece neşe ve mutlulukla anılanlar değil, en acı ayak izini bırakanlar dahi o 'sandık odası'nın bir parçası olmuşlar madem.. O halde ömrümüzden geçmiş her kişiye..
İdeallerimize duyduğumuz güven içinde dokunulmaz olduğumuzu sandık. Gerçek ya da adalet olarak adlandırdığımız daha yüksek bir gücün gazabına güveniyorduk adeta, onun bütün yalanları ve yanlışları silip süpüreceğini varsaydık.
"Herkesin kendi ölümünü ölmesi, sağaltılamamış bir tutkudur.Ölüm, ilhamını yalnızca hayattan alır. Kimyasında, dirimden esinlenerek kotarılmış ağrılar, kopmalar, kanamalar vardır. Ya da başka birinin parmağı, başka birinin etkisi..."
Karlar Kraliçesi, işi gücü hainlik ve fesatlık olan Laponyalı bir cadıymış. Sözü geçen pis karı öyle bir ayna yaptırmış ki, bu aynaya yansıyan tüm görüntüler güzelliklerini yitirir, iğrenç ve kötücül şeylere dönüşürmüş; dünyayı bir kez oradan görenler anında taş kalpli, berbat insanlar oluverirlermiş.
Karlar Kraliçesi’nin çömezleri, dalgayı