Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sâni'-i Zülcelal'in âlem-i ekberdeki san'atı o derece manidardır ki; o san'at, bir kitab suretinde tezahür edip, kâinatı bir kitab-ı kebir(büyük kitap) hükmüne getirdiğinden, akl-ı beşer(beşer aklı), hakikî fenn-i hikmet kütübhanesini ondan aldı ve ona göre yazdı. Ve o kitab-ı hikmet, o derece hakikatla bağlı ve hakikattan meded alıyor ki, büyük Kitab-ı Mübin'in bir nüshası olan Kur'an-ı Hakîm şeklinde ilân edildi. Hem nasılki kâinattaki san'atı, kemal-i intizamından kitab şekline girdi; insandaki sıbgatı(boyası) ve nakş-ı hikmeti dahi, hitab çiçeğini açtı. Yani o san'at, o derece manidar ve hassas ve güzeldir ki; o makine-i zîhayattaki cihazatı, fonoğraf gibi nutka geldi, söylettirdi. Ve öyle bir ahsen-i takvim içinde bir sıbga-i Rabbaniye vermiş ki; o maddî, cismanî, camid kafada; manevî, gaybî, hayatdar olan beyan ve hitab çiçeği açıldı. Ve o insan kafasındaki kabiliyet-i nutk(konuşma yeteneği) ve beyana, o derece ulvî cihazat ve istidad verdi ki; Sultan-ı Ezelî'ye muhatab olacak bir makamda inkişaf ettirdi, terakki verdi. Yani fıtrat-ı insaniyedeki sıbgat-ı Rabbaniye, hitab-ı İlahî çiçeğini açtı. Hiç mümkün müdür ki: Kitab derecesine gelen bütün mevcudattaki san'ata ve hitab makamına gelen insandaki o sıbgata, Vâhid-i Ehad'den başkası karışabilsin? Hâşâ!.. Mektubat - 233
İbadet, fikirleri Sâni'-i Hakîm'e çevirttirmek içindir.
Reklam
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Sen ne Sezar'dın ne de Napolyon... Hiçbir karış toprak işgal etmedin.Hiçbir damla kan akıtmadın.Ama yurdumuza binlerce yeni, sağlam, kuvvetli ve çalışkan eller kazandırdın. Milletin sağlığı için mücadele eden büyük kahramanın şanı sonsuza dek yücelsin!"
Sayfa 149Kitabı okudu
Doğu'da kızlar kadın doğar. Ecellerinden önce ölürler. İlk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir. Bu yüzden toprak ana diye bilinir. Perilerin şanı buradan gelir. Diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. Bu yüzden verimsiz ve çoraktır. Buna da, kadının intikamı denir.
“Cüceler arasında şanı sürüp giden Durin'di, Elflere dostça muamele eden, malikanesi Khazad-dûm'da olan bu soyun babası Durin.”
"Adı sanı bilinmedik illere gitmeyince gönül yardan ayrılmaz..." Karacaoğlan
Sayfa 454 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sanki bir edatı bir zarf yerine kullanmak pek büyük bir felaketmiş ve bu kadar feci bir yanlış kullanıma karşı koymak için en kanlı savaşlara girişmek gerekirmiş gibi... Bu tatlı ümitle, dilbilgisi uzmanları dilbilgisi hakkında ne yazmışlarsa -bunların üslubu istediği kadar sıkıcı, istediği kadar barbarca olsun- hiç durmadan inceler; üzerlerinde düşünür, okur, tekrar okur; bu da, gerçekten, ufak bir iş değildir, çünkü denebilir ki ne kadar dilbilimci varsa, o kadar da dilbilgisi vardır; hatta daha da çok vardır; zira dostum Aide, kendi başına beş taneden fazla yazmıştır. Bu zahmetli işin ortasında, bu konu üzerine yazılmış en küçük yazı yüzünden -yazı ne kadar budalaca, ne kadar bayağı olursa olsun- ölüm korkuları geçirir; çünkü olağanüstü buluşunda başka birinin ondan önce davranıp bu kadar güzel bir şanı elinden almasını, bu kadar büyük zahmet ve çalışmaların meyvelerinin kaybolmasını istemez.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.