Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sayit Sami Koca

Sayit Sami Koca
@sayitsamikoca
Öğrenci
Computer Programming Associate
5 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Timur'un İktidara Yükselişi
Kendisi, Barlas boyunun önde gelen beş soyundan birinin üyesi olmakla birlikte, en itibarlı soya mensup olmadığı gibi, aşiret reisiyle de çok yakın akraba değildi. Babasına ya da yakın herhangi bir atasına dair elde bulunan pek az bilgi, onun çok yüksek bir aileden gelmediğini düşündürür. İspanyol sefiri Clavijo da, İbn Arabşah da, Timur'un kariyerine bir küçük harami, bir koyun hırsızı olarak başladığını ve çapulları büyüdükçe etrafına sayısı giderek kabaran bir yandaş güruhunun toplandığını anlatırlar. Bu hikâyenin, Timur'da bir hanedan kurucusu hamurunun bulunduğunu göstermek üzere uydurulmuş ya da abartılmış olması kuşkusuz mümkündür.
Reklam
Timur'un Saltanatı
Saltanatı boyunca, onun hükmüne karşı çıkan birçok yerleşik önder oldu, ama kolayca sindirdiği bu ayaklanmaların hiçbiri onun itibarını cidden sarsmadı. Onun açısından, daima meşgul tutmayı tercih ettiği büyük ordusuyla aynı yeri iki defa fethetmekte ve bir yerine iki kere fidye almakta hiçbir sakınca yoktu. Bu tarz iktidarı elde ediş ve kullanış yöntemi, daimi surette askeri ve siyasi gayret istiyordu. Bu yüzden Timur ve ordusu bir an olsun dinlenmediği gibi, alevlenen hırsını, ne ilerleyen yaşı ne de bozulan sağlığı dindirebildi.
Son
İki hikâye işittim. Masal olmadığı için anlatayım: Cemal Paşa artık ordu kumandanı değildir. Mütareke yakındır. Artık, harbe niçin girdiğimiz tartışılabilir, büyük adamların küçük adamları adam yerine saymak ve onlarla görüşmek sırası gelmiştir. Arkadaşım Y. K. bahriye çatanası içinde Büyükada'ya giderken sordu: -Paşam, söyler misiniz, bu
Sayfa 110Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allaha Ismarladık
Yarın kendimizi anadolu köylerinin arasında Kudüs'süz, Şam'sız, Lübnan'sız, Beyrut'suz ve Haleb'siz, öz can ve öz ocak kaygısına boğulmuş, öyle perişan bulacağız. Kumandanım harap Anadolu topraklarını gördükçe: -Keşke vazifem buralarda olsaydı, diyor. Keşke vazifesi oralarda olsaydı. Keşke o altın sağnağı ve enerji
Sayfa 108Kitabı okudu
Bir Suvare
Geç vakit, suvarenin verileceği büyük konağa gittik. Bütün bahçelerden Arap gırtlağının yumuşak yalellisini işitiyoruz. Yollarda benzi sarı ve zayıf halk selâma duruyor. Bir gün Kurmay Başkanı bana demişti ki: -Suriye'de bizim ne kadar temelsiz olduğumuzun en iyi misali nedir, bilir misiniz? Yüzüne baktım. Şu sekiz yaşında çocuğun, korkudan bana selâm duruşu! Ağır ve baharatlı Suriye büfesi, en iyi yemişler ve sert Zahle rakısından Ren şarabına kadar türlü içki ve hepsi güler yüzlü Hıristiyan ve Müslüman kibar Beyrut halkı: Bunlar da başka türlü levantenler, Beyoğlu, Ermeni ve Rum kadınlarının başka türlü frenkleşmişleriydi.
Reklam
Bir Suvare
Beyrut'a gidiyoruz. İçim deniz için yanıyor. Hiçbir zaman mavi sudan bu kadar uzaklaşmamıştım. Kudüs, haham, papaz ve hoca karışımı, kuru ve somurtkan bir şehirdir. Beyrut'un bize o kadar övülen serbest sosyetesi ve Lübnan kızları, gençlerimizin gözlerinde tütüyor. Şimendiferle Lübnan sınırlarına girdiğimiz zaman, yeşil koruların ve zengin villâların mes'ut görünüşü altında Suriye açlığını gördük. Atılmış portakal kabukları üstüne üşüşen şiş karınlı çocuklar, ekmek artığı kemiren iskelet kadınlar, ilk defa burada bize cephe gerisinin istirabını haber verdi: Bir tarafı alabildiğine boş deniz, bir tarafı alabildiğine boş çöl, ikisinin arasında dar ve uzun bir dehliz ve bu dehlizin üst ucunda bir ordu var ki, Haleb'i, Hama'yı, Humus'u, Gerek ve Havran'ı yiyor. Buğday yetiştirmeyen Lübnan ve Beyrut aç, Kudüs yarı aç.. Beyrut'un önündeki deniz, sonsuz bir su çölü idi. Bu esmer ve alımlı şehir, abluka zindanı içine hapsedilmiş olanların en zahmet çekmişidir.
Bir Suvare
Cemal Paşa için artık herkesin bildiği büyük rütbe ve nüfuzdan başka, masallaşmış hükümler bile vardı. Suriye'de derlerdi ki, eğer Cemal Paşa birisiyle görüştüğü zaman burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor, sakalını karıştırırsa, affedip etmemeyi düşünüyor, demektir. Yalnız bıyık burmasından korkunuz o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu vardır.
Neşe ve Keder Üzerine
Daha sonra bir kadın dedi ki, "Bize neşe ve kederden bahsedin." O da şöyle yanıtladı: Neşeniz, maskesini çıkarmış kederinizdir. Ve kahkahalarınızın yükseldiği bu çeşme, çoğu kez gözyaşlarınız la doldurulmuştur. Başka türlü nasıl olabilir? Keder varlığınızda ne kadar derinleşirse, o kadar çok neşe barındırabilirsiniz içinizde. Şarabınızı döktüğünüz tas, çömlekçinin fırında pişirdiği tasın aynısı değil mi dir? Ve bıçakla oyulmuş olan ağacın kendisi değil midir, ruhunu sakinleştiren ut?
Cinsel Eylem Üstüne
Cinsel eylem insanlara ne kötülük etti ki kimse utanmadan söz edemiyor ondan, ciddi ve edepli konuşmalarda yer verilmiyor ona? Hiç sıkılmadan öldürmek, çalmak, aldatmak diyebiliyoruz da ona geldi mi kısıveriyoruz sesimizi. Neden acaba? Yoksa onun sözünü ağzımızda ne kadar az harcarsak, düşüncesini kafamızda o kadar büyütmeye hak mı kazanıyoruz? Çünkü bilirsiniz, en az kullanılan, en az yazılan, en saklı tutulan sözler en iyi bellenen, en çok insanca bilinen sözlerdir.
Sayfa 299Kitabı okudu
İnsan Bilgisi
Bizi dünyaya getiren tohum, o bir damla akıt ne müthiş şeydir. İçinde babamızın yalnız beden biçimi değil,duyguları,düşünceleri,eğilimleri bile var. Bu bir damla su bunca halleri neresinde saklıyor ?
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Üç Büyük Adam
Yaşamımızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.
Sayfa 188Kitabı okudu
Ölmek Özgürlüğü
Boiocatus'un Romalılara dediği gibi: Dünyadan ne diye yakınırsın? Bağladığı yok ki seni. Dertler içinde yaşıyorsan, bu korkaklığın yüzündendir senin; istediğin zaman ölmek elinde.
Sayfa 170Kitabı okudu
Mutluluk
Fazla Yüz Bulan,her dediğini yaptıran aşk bezginlik verir;İyi bir yemeği fazla kaçırmak da mideyi bozar Ovidius
Sayfa 108Kitabı okudu
Vicdan Üstüne
İlk ceza odur ki, hiçbir suçlu Kendi yargıçlığından kurtulamaz Juvenalis Vicdan içimize korku saldığı gibi,suçsuzsak rahatlık ve güven verir bize. Ben kendimden söyleyebilirim ki türlü kötü durumlarda, içimden geçeni, niyetlerimin temizliğini gizlice kendim bildiğim,düşündüğüm için daha korkusuz adımlarla yürümüşümdür.
Filozoflar ve Tanrılar
Tanrılar vardır dedim ve diyeceğim herzaman Ama insan işleriyle uğraştıklarına inanmam. Ennius Tanrılaştırmaya en elverişli olan en az bildiğimiz şeylerdir; öyleyken eskilerin biz insanları tanrılaştırmış olmaları aklın almayacağı bir şeydir..
Reklam
Aylak Ruhlar
Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
Aylak Ruhlar
Boş bırakılmış topraklar gübreli ve bereketli iseler, yüz bin çeşit otla dolar. Yararlı olabilmeleri için onlara kazma vuruyor, işe yarar tohumlar ekiyoruz. Kadınlar kendi başlarına kalınca biçimsiz birtakım et parçaları çıkarırlar; sağlam ve tabii bir beden yaratabilmeleri için bir tohum almaları gerekiyor. Ruhlar da böyledir, onları bir fikirle uğraştırıp dizginlerini tutmazsanız, uçsuz bucaksız bir hayal dünyasında , başıboş, öteye beriye dolaşıp dururlar. Böyle bir aylaklık içinde ruhların kurmadığı hayal, düşmediği kuruntu, yaratmadığı gariplik kalmaz.
Ün
Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez
Yalnızlık
Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir, O engin denizlerin ötesinde yerler değil. Horatius Memleket değiştirmekle kıskançlık,cimrilik,kararsızlık,korku tutku bizi bırakmaz. Ve keder, atımızın terkisine binip gelir. Horatius
Yaşamak ve Çalışmak
Biz pek şaşkın varlıklarız:Filanca hayatını işsiz güçsüz geçirdi, deriz;bugün hiçbirşey yapmadım deriz. - Birşey yapmadım ne demek ? Yaşadınız ya! Bu sizin yalnız başlıca işiniz değil,en parlak,en şerefli işinizdir. - Bana büyük işler çevirme imkanı verselerdi,neler yapmaya gücüm olduğunu gösterirdim, deriz.Önce siz kendi hayatınızı düşünmeyi,çevirmeyi bildiniz mi? Bildinizse bütün işlerin en büyüğünü görmüş demeksiniz. Kendini göstermek ve iş görmek için büyük fırsatlara ihtiyaç yoktur; hangi mevkide olursa olsun, perde arkasında da,perde önünde de insan kendini gösterir. Bizim işimiz kitap doldurmak değil,ahlakımızı yapmaktır;savaşmak memleket kazanmak değil,yaşayışımıza dirlik düzenlik getirmektir. En büyük, en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır.
Kanunlar Üstüne
Kanunlar doğru oldukları için değil,kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıldışı bir güçten gelir,başka birşeyden değil.Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlarda çok kez budala yada eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir.Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır,daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır ?
Reklam
Hayat ve Felsefe
Gamlı ve buz gibi soğuk bir yüz içimizde felsefenin barınamadığına alamettir.. Felsefeyi barındıran ruh, kendi sağlığıyla bedeni de sağlam etmeli. Huzur ve rahatın ışığı ta dışarıdan görünmelidir. Bilgeliğin en açık görüntüsü, sürekli bir sevinçtir
Bence insan ne olduğunu bilmekte dikkatli olmalı;iyi tarafını da kötü tarafını da aynı titizlikle ortaya çıkarmalıdır.Eğer ben kendimi iyi ve olgun görseydim, bunu bağıra bağıra söylerdim. Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır,pısırıklıktır. Aristoteles'e göre, hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez;doğru hiçbir zaman yanlışa yer vermez. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çok defa gururdan değil budalalıktandır.Bence bu kendini beğenme illetinin esası,kendinden pek fazla hoşlanmak,kendi kendine hayasızca aşık olmaktır. Bunun en iyi devası kendinden söz etmeyi yasaklayan ve böylece bizi kendimiz üzerinde düşünmekten büsbütün alıkoyanların dediklerinin tam tersini yapmaktır. Gurur insanın düşüncesindedir;söze dökülen onun pek küçük bir parçasıdır.
Fransanın başına gelen felaketlerin sebebini Montaigne ve benzeri yazarlarda bulanlar bile olur. Montaigne insanda iman bırakmazmış,okuyanı sistemli bir düşünceye gitmekten alıkoyarmış,hayattan uzaklaşıp tembelliğe uyuşukluğa götürürmüş
Sayfa 11 - ÖnsözKitabı okudu
-- Niçin Böyle herşey berbat oldu? Sana kim beddua etti İlya? Ne günah işledin? İyi yüreklisin, zekisin, duygulusun, soylusun. Ama gene de eriyip gidiyorsun. Seni için için yiyen nedir? Bu Hastalığın bir adı yokmu? Oblomov zor işitilir sesle: - Var, dedi. - Sonrasında "Oblomovluk" diye mırıldandı..
Sayfa 466Kitabı okudu
Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu
Sayfa 227Kitabı okudu