Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seyit onbaşı 215 kiloluk top mermisini sırtında taşırken, ordu komutanımız Liman von Sanders paşaydı. * İstihkam komutanımız… Erich Paul Weber paşaydı. İstihbarat komutanımız… Perrinet von Thauvenay paşaydı. Donanma komutanımız… Wilhelm Anton Souchon paşaydı. Genelkurmay ikinci başkanımız… Bronsart von Schellendorf paşaydı. Boğazlar
Sayfa 49
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hasan Ali Toptaş uğruna " Yazar için Türkçe öğrenilmeli..." sözüne muhatap olan bir kelime dahisidir. Edebiyat çevresinde yazar bir işçidir aslında. Ama öyle bir işçi ki; kelimeleri dillin içinde cımbızla çeken, cümlelerinin başını ve sonunu eline aldığı, dilline doladığı ve bunları yaparken aslında kendisini ve kahramanlarını anlatırken
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,598 okunma
Reklam
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabın iki kapağının arası adeta bir güzergah,sayfaları Ankara ile Denizli arasında kıvrılan yollar gibi... Bu aşina olduğum güzergah bende bu kez değişik hisler uyandırdı. Memleketimin Köroğlu Beli adeta gözümde canlandı. Okurken adeta yolculuğa çıktım ve yol boyunca hikayeleriyle tanıdık gelen, sıradan hayatlarıyla hiçte sıradan olmayan
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
Yusuf Hayaloğlu
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz? Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın? Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi
Genç dergi 42.sayı/Gençken yapılacak tek şey:Edepli ol!
Küçükler bunu yapmazlarsa hep küçük kalacaklarını bilirlerdi, çünkü edepli olmak “bizim zamanlarda” yaşayan, hayatları ile “efendi” ve “hanımefendi” kelimelerine hakkını veren güzel insanların önemsediği bir şeydi. Çünkü bu insanlar kendilerinden önce, diğer insanları düşünen, fedakâr, diğerkam ve hasbi insanlardı. Onlar için kendi dışındakilerle
Doğru. Ama gelin beraber düşünelim. Osmanlı’dan bu yana ne çok yazar ve şair ve düşünür ve hattat ve meddah ve oyuncu ve gazeteci ve karikatürist ve ressam çıkardı şehr-i şehir İstanbul. Gani gani. Çıkardı ama nerede bugün onların izleri? Hani nerede yaşadıkları evleri, ders verdikleri fakülteleri, yazı yazdıkları masaları, arşınladıkları parkları, ilham buldukları noktaları gösteren tabelalar? Hani nerede bir şehrin tarihindeki gümüşi ayak izleri? Kültür, birikim işidir. Kat üstüne kat koyarak inşa edilir. Öyleyse kültür, vefa işidir. Bilmek, sevmek, sahiplenmek, anlamak ve ilerletmek! Daha ötesini hedeflemek ancak böyle mümkün.
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Altın yaldız çerçeveli, gün ışığını hafif tozlanmış camında biriktirmiş dikdörgen bir pano. Ve bir yazı.. O yaldızlı ve ışıklı kenarlarına rağmen hafif sararmış bir kağıda kopkoyu bir kalemle el yazısıyla yazılmış : Korkma! Hemen yanında ise başka bir çerçeve. Aynı boyutlarda ve renklerde, sağ kol ve bir arkadaş gibi duran ve kimbilir
Mehmed Akif
Mehmed AkifSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20181,092 okunma
PROF.DR.FUAT SEZGİN'İN ARDINDAN Fuat Sezgin Hoca’yı, Sefer Turan tarafından kendisiyle yapılan röportaja dayalı “Bilim Tarihi Sohbetleri” isimli kitabıyla tanıdım. Geç tanıdığıma hayıflandım. Sizlerde Okuduğunuzda göreceksiniz ki ülkemizin medar-ı iftiharı bu bilim insanını tanımaya değer bulacaksınız. Çalışma ve meziyetlerini öğrendikçe çok
160 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.