Sultan, kendisine ihanet eden birinden intikam almak için
hepsinin kellesini uçuruyordu.
Şafak vaktinde evleniyor, gün batımındaysa dul kalıyordu.
Kadınlar birbiri ardında önce bekaretlerini sonra da kellelerini kaybediyorlardı.
İlk gece sonunda hayatta kalmayı bir tek Şehrazat başardı ve daha
sonra her yeni gün için yeni bir hikâye anlatarak yaşamaya devam etti.
Birilerinden dinlediği, okuduğu ya da uydurduğu bu
hikâyeler kellesini kurtarmasını sağlıyordu.
Onları ay ışığından başka bir ışık almayan yatak odasının loşluğunda
alçak sesle anlatıyordu. Anlatmaktan keyif alıyor ve keyif veriyor
ama çok dikkatli hareket ediyordu.
Bazen, hikâyenin tam ortasında, Sultan’ın boynunu incelediğini hissediyordu.
Eğer Sultan sıkılırsa, onun için her şey bitecekti.
Ölüm korkusundan anlatı üstatlığı doğdu.
Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lâmba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen şarkılarca büyük uzun
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karsın
Sen merhamet sen rüzgâr sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellatbaşının güne
Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayız
Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat
Sen sevgili sen can sen yarsın
Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen şarkılarca büyük hüzün
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karşın
Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellatbaşının günü
Sen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat
Sen sevgili sen can sen yarsın
Sayfa 11 - Diriliş Yayınları 11. Baskı 2015Kitabı okudu