Sanki Mecnûnam bana dağlar başı oldı durak,
Ayrılup bi‘l-cümle mâl ü mülkden düşdüm ırak
Dökerem göz yaşını vâ-hasretâ dad el-firâk
Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
Şehzade Bâyezid
"Eğer bu dövüşme daha yarım saat sürmüş olsa Mehmet Çelebi öbür dünyayı boylayacaktı; İstanbul'u almak şerefi de Fatih Sultan Mehmet'e değil, Musa Bey'e nasip olacaktı."
Bu sözün tarihi gerçekliğini bilmemekle beraber çok iddialı buldum. Savcı Bey romanının devamı niteliğinde olan bu romanda kardeşlerini öldürüp tahta geçen Bayezid in oğullarının taht mücadelesini anlatıyor." Düzmece Mustafa" denilen Şehzade Mustafa nın ve kardeşlerinin Bizans tarafından nasıl kullanıldığı anlatıyor. Abdullah Ziya Kozanoğlu romanlarını Cüneyt Arkın filmi tadında okuyorsunuz...
Sarı Benizli AdamAbdullah Ziya Kozanoğlu · Bilge Kültür Sanat · 200468 okunma
İncelemeye başlamadan önce geçen günlerde bir zavallı çıkmış Türkiye'nin gurur kaynağı, hocaların hocası, Prof. Dr. Halil İnalcık'a dil uzatıyor. Amacı açık; Osmanlı Devleti'ni tarihî gerçeklerine aykırı yüceltmek, Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saldırarak mevki kapmak. -Ne bereketli topraklarımız varmış,
Öncelikle kitabın adı ile içeriğinin uyuşmadığını düşünüyorum. 360 sayfalık bir kitapta Nurbanu ile ilgili kısımlar 30 sayfayı belki zor bulur, o da çok kayda değer değil.
Genellikle Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim arasındaki taht mücadelesini işliyor. İçerisinde Bayezid ve Selim'e ait gerçek mektuplar yer alıyor. Bu mektuplar kısa olsa da günümüz Türkçesine çevrilmediği için kitabın akışını bozuyor çünkü anlamakta zorlanıyorsunuz.
Tarihi gerçeklik ile harmanlanmış kurgusu ise fena değildi.
" Viyana kuşatması kalktıktan sonra durulan ilk konak yerinde Kanuni Sultan Süleyman gezilerini, paşalarını, yeniçerilerini ve ordunun bütün birliklerini armağanlar, yeni rütbeler ve ücret zamları ile mükâfatlandırdı. Üstesinden gelemediği tarihi aldatmak istiyordu.
Devlet başta olmazsa, kuzgun leşte olur.
O vakit ne ana kalır ne bacı, ne kızlar kalır ne kızanlar, ne kardaş kalır ne soydaşlar, ne yâr kalır ne yâranlar...
Tastamam millet gider; hepsinden evvel din gider, soy gider, ar gider, ırz gider!"
Şah İsmail..
bir sünni tarikatın şeyhiydi; Safeviyye. Bu, geniş bir coğrafyaya yayılmış, gayet
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
Mustafa bu nasihatlerden hiçbirini dinlemek istemez."Eğer babam beni öldürmek istiyorsa, beni hayata getirdiği gibi canımı da almaya hakkı vardır" der.
Şehzade Mustafa, nihayet müftüsünü yanına çağırttı: "Namuslu olarak hayatını tehlikeye atmak, bir ihanet şüphesi altında yaşamaktan evlâ değil midir?" diye sordu. Müftünün ak saçlı başı tasdik edici bir tarzda öne eğildi:
"Temiz ve masum bir hayat, diye ciddiyetle cevap verdi, bütün dünyanın şehinşahlığından üstündür.
Balkanlarda Adaptasyon: Sultan II. Murad'ın Mücadelesi
༄ ༄ ༄
Osmanlı’nın Balkan, Ege ve Adriyatik sahiline uzanan coğrafya üzerindeki yönetim ve hakimiyet gücü 13. yüzyılda başladı. Ancak etnik ve kültürel farklılıklardan dolayı 14. yüzyıl çatışma ve adaptasyon dönemi olması, 15. yüzyılda ancak bir durulma ve benimseme
Fatih devrinde sarayda Uygur harflerini öğretme faaliyeti devam etmiş; bu arada Şehzade Bayezid'e Uygur harflerini öğretmek için bir risale yazılmıştır. Ayrıca 884/1479'da Atabetü'l - Hakayık' ın bir nüshası İstanbul'da Uygur harfleriyle yazılmıştır.