Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk reformcular, dini, Batı örneğinde olduğu gibi, ilerleme ve aydınlanmanın önündeki en büyük engel olarak görmüşlerdir. Darwinizm, Osmanlı entelektüel hayatına böyle bir atmosferde girmiş ve kısa sürede Osmanlı'daki modernleşme tartışmalarının önemli bir parçası olmayı başarmıştır. Öyle ki Darwin, seküler Osmanlı aydınlan için, bilimin ve doğruluğun sözcüsü, gençleri uyandıracak bir önderdir. Darwin'i reddedenlerse Orta Çağ'da hapsolmaya mahkûmdur.
İslam'ın fikri mirası, içinde yaşadığımız çağın meydan okumalarına maruz kalan Müslümanlara güç vermeli, güven hissi aşılamalıdır. Bugün ateistlerin ve seküler düşüncenin ortaya attığı sözde yeni itirazlara, İslam'ın klasik dönem alimleri tarafından zaten cevaplar verildi. Bu açıdan bakarsak, Müslümanlar, devlerin omuzlarında yükselmiş durumdalar. Müslümanların tek meselesi o zengin ilim mirasına ulaşmak ve [aslını bozmadan, sabitelerden ve esaslardan ödün vermeden] içinde yaşanılan çağ dikkate alınarak, tatbik edilebilir ve karşılık bulacak bir dil kullanmak olmalıdır.
Reklam
İnsanın kendine uyanması ve mutlu yaşaması için ruhunu yükseltmesi gerekir. Ruhunu yükseltmek, Hıristiyanlıktan Hinduizm'e, Museviliklten Taoizm'e, İslam'dan Buduizm'e dek dünyanın tüm manevi geleneklerinin bizi davet ettiği bir benlik çalışmasının meyvesidir. Seküler inançlar da aynı çağrıda bulunur. Antik Çağ'dan beri bilgeliğe ve iyi yaşama giden yolu arayan filozofların da tüm amacı budur. İnsanın benliği üzerinde yürüttüğü bu çalışma, düşüncelerini ve niyetlerini netleştirerek, korkularından kurtularak, dürtülerini kontrol altına alarak, içindeki şefkat ve sevgi duygusunu, kendine, diğerlerine ve yaşama dair sevgisini geliştirerek vicdanını yükseltmeyi amaçlar. Bu benlik çalışması büyük bir titizlik isteyen, zorlu bir iştir. Neden mi? Çünkü kendimizi korkularımıza teslim etmemiz kendimize güven kazanmamızdan daima daha kolaydır. Çünkü başkalarının bize olan bakışlarına tabi olmamız, onlardan kurtulmamızdan daima daha kolaydır. Çünkü yargılamak anlamaktan daima daha kolaydır. Çünkü temel dürtülerimizin peşinden gitmemiz onlardan bağımsız hareket edebilmemizden daima daha kolaydır. Çünkü aşağı çekilmemize izin vermemiz, vicdanımızı yükseltmemizden daima daha kolaydır.
Genel geçer sekülerleşme kuramından yola çıkarak öngörebileceğimiz gelecekte, din giderek küçülür. Elbette artık kimseye eski rasyonalist Ateistler kuşağı gibi dinin tamamen yok olmasını, yerini bilime bırakmasını beklemiyor. Günümüzde çoğu ateist belirli düzeyde "irrasyonelliğin" veya en azından bilime karşı ilgisizliğin hep olacağını ve tuhaf fikirleri savunan birilerinin hep çıkacağını kabul eder.
Charles Peguy;
Hayatın gerçekliğindeki zorlu taraf yalnızca iyilikle kötülüğün yan yanalığı değildir; daha çok onların iç içeliğidir, birbirlerini içermeleridir, birbirlerini beslemeleridir ve zaman zaman tuhaf ve gizemli bir şekilde birbirlerine benzer görünmeleridir.
Tanrı'nın bizim tarafımızda olduğu, bizim düzenimizi kutsadığı inancı şovenizmin en güçlü kaynaklarından biridir. Şiddet konusunda verimli bir esin kaynağı olabilir. Çünkü düşmanlarımız Tanrı'nın düşmanlarıdır ve bunlarla elimizden gelen her şekilde savaşmalıyızdır.
Reklam
Gibi / Öykü
Üzerinde duş başlığı ve gideri olan metal bir lavaboydu artık teneşir, ürkütücü ya da dini boyutundan böylece azade, çağ içindeki hemen her şey gibi seküler ve pratik, soğukluğu baki.
Sayfa 54 - Yapı Kredi
“Ve en iyinin yozlaşması en kötüsüdür.“ (Corruptio optimi pessima.)
Şiddet neden hala bizimle? Neden hala şiddeti sürdürüyoruz? Metafizik ya da dinsel inançlarımız ne olursa olsun hepimizi ilgilendiren bu sorulara tamamen ikna edici bir yanıt veren çıkmadı henüz.
Ama insanlar alt edilmez bir narsisizme meyillidirler; içe dönerler, kendilerine ve kendi işlerine odaklanırlar, bunların kozmos ya da Tanrı için gerçekten önemli olduğunu düşünürler.
Reklam
Fethettiğimiz için haklı ve kutsanmış olduğumuza inanmanın ruhani cazibesine kapılmaya uzak değiliz.
Çünkü ancak tamamen yıkarsak salt aklın bilinciyle inşaa edebiliriz gerçeği
Hıristiyan aşkınlığının Nietzsche gibi azılı düşmanları bile, hatta belki özellikle onlar, "kendini yenmeyi " şiddetle tavsiye ederler: İçimizdeki merhamet hissini bastırmamızı, kısacası neredeyse tamamen değişmemizi, iyilikler ve kusursuzluklar listemizin değişmesini isterler.
İnsanın özde masum olduğu hissinin en çarpıcı meyvelerinden biri, eskiden ahlaki sayılan birçok meselenin terapi kategorisine aktarılması olmuştur. Eskiden günah olarak görülen şeylerin çoğu artık hastalık olarak görülmektedir.
Artık Tanrı'ya ihtiyacımız yoktur, çünkü kendi başımızın çaresine bakmayı biliyoruzdur.
Kendimizi giderek daha çok modern dünyanın içinde bulduğumuzdan, inanmak giderek zorlaşır; inancın ufku durmadan uzaklaşır.
351 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.