Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hatib in el-Muttefik ve'l-Müteferrik'te bildirdiğine göre Said b. el- Müseyyeb der ki: Ömer b. el-Hattab insanlara, hepsi hikmet olan şu on sekiz sözü bıraktı: "Sana kötülük yapan kimseyi ona iyilik yapman ona en büyük cezadır. Hakikatı anlayana kadar din kardeşinin davranışını iyiye yor. Müslüman kardeşinin ağzından çıkan bir lakırdıyı iyiye yorman mümkün oldukça kötüye yorma. Kendini töhmet altında bırakacak işlere mübâşeret eden, kendisi hakkında kötü düşünenleri kınamasın. Sırrını gizleyen muradına erer. Sadık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır. Seni ölüme götürse de doğruluktan ayrılma. Seni ilgilendirmeyen işe karışma. Henüz vuku bulmamış şeylerden sorma. Sen olmayan şeyle uğraşmayacak kadar olan şeyle meşgul ol. İhtiyacını, onu gidermeni istemeyenlere iletme. Yalan yere yemini hafife alma, Allah seni helâk eder. Kötülüklerini öğrenmek düşüncesiyle de olsa fâcirlerle arkadaş olma. Düşmanlarından uzak dur. Güvenilir olmayan dostlarından sakın. Güvenilir kimse de Allah'tan korkandır. Mezarlıklarda derin saygı içinde ol. Tâat ânında kendini zavallı gör. Günah işlemek istersen sonunu düşün. Herhangi bir işinde, Allah'tan korkanlarla istişare et. Çünkü Yüce Allah, «Kulları arasında Allah'tan ancak âlimler korkar buyurmaktadır."3 12.cilt
Sayfa 265 - Ocak Yayıncılık 1.baskı Kasım 2012 istanbulKitabı okuyor
Kudüslü Çocuğun Vasiyeti
Bu vasiyeti yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. Muhammed Dürre'nin okul yolunda terör devleti israil askerleri tarafından haince öldürülmesinden sonra, korkup okuldan almıştı annem beni, o günden beri hiç birşey yazmadım. Oysa okula gitmeyi, okuyup pilot olmayı o kadar çok istiyordumki! .. Okulu bıraktıktan ve göğümüzü annemin 'duman
Reklam
Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşardık. Bütün bunları bilebilseydik, en sevdiklerimize bile, en kısa ayrılıktan sonra dahi 'kimsin sen' diye sorma ihtiyacını hissederdik.
Genellikle gelinin ailesi tarafından dillendirilen "Bir kere evleniyorsun" zehrini alan, zaten tüketmeye kodlanmış her genç, parya olarak çıktığı bu yolda paramparça olarak bir birlikteliği sürdürme telaşına düşüyor. "İkisinin de maaşı var, beraber öderler" diyerek aldırılan ya da yaptırılan her masraf "beraber sürünmeye" zemin hazırlıyor. "Şu da lazım lobisi" mekanları daralttığı gibi kalpleri de köreltiyor artık. Evler "lâzım, alınacak" yargısıyla dolduruldukça, dar geliyor. Bir süre sonra o ev, evli çiftin barınağı olmaktan çıkıp, eşya deposu işlevi kazanmaya başlıyor. Fiyonklu çay kaşığını "başkası ne der?" kafası ile evine alan kadın, "ben bu çay kaşığı ile mutlu olacak mıyım?" sorusunu kendine sorma genişliğini bile elde edemiyor. Çünkü diğer gün kristal bardaklara da ihtiyacı olduğuna inandırılıyor. Tüketmeyenin mutsuz olduğu, kendini yeterince değerli hissedemediği, ruhu bizzat kendimiz tarafından katledilen ruhsuz zamanlar bu zamanlar. Alışveriş merkezlerinden ellerinde poşetler ile çıkamayanlar kendini eksik hissederken, pahalı marka poşet taşıyanlar kendilerini daha değerli hissediyor. Sevmenin fuzuli ama öfkenin çok gerekli olduğu zamanlarda sen kimsin muamelesi görüyor ilişkiler de.
Herhangi bir insanın ölümü benden bir şey eksiltir, çünkü ben insanlığın içindeyim. Onun için sen de sakın çan kimin için çalıyor diye sorma; senin için çalıyor. John Donne
Kırık
Ben kırık bir bardağım Tutamaz erişse de hiçbir el Sularım içilmez sularım sanki zehir Sorma neler geçti başımdan Hem anlatsam neye yarar Sen çöllerde akan bir nehir olsan da Alamazsın cismimi Paramparçayım,darmadağın Yaklaşma gözlerin değer Yaklaşma gözlerin başkasınınsa eğer
Reklam
unut, yalnızca yürektir göze alan her şeyi, sen kalabalıksın de onlara seni götüremem, ve yolu asla onu bilen birine sorma yitirirsin yanlışını, kaderini yitirir gibi, kaderini gölgeye bırakanı yol duyar, yola heves edeni ayrılıklar uğurlar!
Sayfa 105Kitabı okudu
Julia, ona doğru kıvırta kıvırta yürürken Clay'in göğsünden bir hırıltı yükseldi. Onun mükemmel be- deni; Clay'in hiçbir zaman bıkmayacağı bir şeydi. Julia durdu, ellerini onun omuzlarına koydu ve göğüsleri Clay'in yüzüne değene kadar eğildi. Bir sıcaklık tüm bedenine yayıldı ve Clay, ona ulaşmaya çalıştı, ona dokunmaya can
Sayfa 293
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n’olur takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...
"Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir Zümrüdüanka'ydın ellerim tüylerine değdi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi Başka bir gezegende de olsam dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem n'olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman"
930 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.