Beni Tarihle Yargıla
'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...'
Bal değildir ölüm bana,
Yan yana oturdular. Bağdaş kurdular. Başlarının üstünden katar olmuş bir turna sürüsü süzüldü geçti. Karaca oğlanın gözü turna sürüsüne takıldı kaldı.Turnalar gözden ırılıncaya kadar gözlerini gökten indirmedi. Turnalar dağları aştı. Uzaklarda, göğün mavisin de nokta nokta sinek gibi kaldı. Çukurova’nın üstüne doğru ağdılar. Bir ak bulutun ardından kayboldular.
İçinde gurbet depreşti. Gurbet bir bıçak gibi içine oturdu. Ne zaman bir turna görse öyle olurdu. Hangi Türkmen turna görse böyle olur. Gurbet Türkmenin baş belası. Ayrılmaz can kardaşı. Yeşil başlı telli turna… Turna sevda habercisi. Tuna, turna katarı değil, posta tatarı. Sevgilisi dizinin dibinde de olsa,selamı gene turna götürür. Yan yana oturup sustular
kayık
gözü kuşlarla oyaladık,
başka dünyaların ağaçlıkları,
vakitsiz rüzgarıdır artık
düşünceyi savunusuz bırakan.
yağmurlu bayırlar unutulmuyor
ve boşalmış parkın içindeki bakışma
sorudan soruya.
şaşkınlık, yalnız şaşkınlık,
yüzlerde okunanların eşyaya
vurması, saksılara ateş
dikilmiş gibi gözlerle yansır da
arkların uğultusunda güneş,
kana döndürür taşın toprağın rengini
kokuların zehri.
çoktan ölmüş bir kadın bu çağ,
eskimiş kıyıya vuran denizde
çiçeksiz bir sevda kayığı,
süslü bir at ıssız bir yerde,
ve can kulelerinin göğündeki kuşlar
rüzgarsız durmuşlar.