Bu kitabı, buradaki bir arkadaşın önerisiyle aldım. Kitap güzeldi, beğendim. Bazı kitap hayatın içinden gelir, hani dışarıdan bir seyirci gibi okursunuz; beklediğiniz kadar yormaz ama hissedersiniz, anlarsınız. Bu kitap da öyleydi. Kitabı biraz daha yoğun bekliyordum, bunun dışında sıfır beklentisiz başlayıp beğendiğim bir kitap oldu.
Yabancı kitaplar tabii ki okudum ama galiba ilk defa Çin'i içeren bir kitap okudum. İsimler ve geleneksel olarak farklı bir deneyim oldu.
Kuzey Çin'deki bir savaşı konu alıyor ama tam anlamıyla o savaşı deneyimlemiyoruz. Bu savaş sebebiyle evden bir boğazın eksilmesi ve bu evlilik sayesinde gelen paranın geride kalan aileyi biraz rahatlatması; farklı durumların da getirisiyle Mei Ling'in kendini tanımadığı bir kişiyle, bilinmeyen topraklara doğru yolculuğuyla kitabımız başlıyor.
Bir savaşın, insanların üstündeki etkilerini, yaşam mücadelesi ve sevdiklerini korumak konusunda yapılabilecek şeylerin sınırsızlığını görüyoruz. Mei, zorluklar karşında sabırlı ve azimli olmasının yanında, sevgi ve anlayışıyla birçok şeyin üstesinden geliyor. Absürt tek bir şey yok. Eşi Kai La'nın da Mei Ling'e aynı şekilde yaklaşması mükemmeldi. Hep bir şekilde yol bulması, onunla beraber çabalaması takdirlikti. Bir zorluk karşısında cesaretle durmak ve gözünü karartmak bazen yapılabilecek tek şeydir. Mei, bir anne olarak çocukları için, eşiyle mutluluğu için yapabileceği her şeyi ve daha fazlasını yaptı. Bazen her insan gibi umutsuzluğa kapıldı ama her seferinde adım atmaktan geri durmadı. Bir kadının gücünü tekrar okumak iyi hissettirdi. Güzel bir kitaptı.