Bir ilişkiyi yaratan da, bozan da fiziksel temastır. O sevgiyi de, nefreti de iletebilir. Birincil sevgi dili fiziksel temas olan birisi için bu mesaj "Senden nefret ediyorum" veya "Seni seviyorum" sözlerinden çok daha güçlü olacaktır. Yüze atılan bir tokat her çocuğa zarar verir. Fakat birincil sevgi dili dokunma olan bir çocuk için yıkım demektir. Şefkatli bir sarılma her çocuğa sevgiyi ifade eder. Fakat birincil sevgi dili fiziksel temas olan çocuğa sevgiyi haykırır. Aynı şey yetişkinler için de geçerlidir.
"Bir fotoğrafı özellikle hiç unutmuyorum. O ana kadar gördüğüm en güzel ve zarif kristaldi; su 'sevgi ve şükran' kelimelerine maruz bırakılınca oluşmuştu. Sanki su sevinmiş ve çiçek açarak kutlamıştı. O kadar güzeldi ki, o andan itibaren gerçekten hayatımın değiştiğini söyleyebilirim. Su, bana insan ruhunun inceliğini ve 'sevgi ve şükran'ın dünya üzerinde etkisi olabileceğini öğretti."
Reklam
Gücünün bilincinde olan öğretmen öğrencisine "Senin öğrenme potansiyeline, başarabileceğine güveniyorum," mesajını verir. Öğretmenin verebileceği en anlamlı, en önemli, en etkili, en kolay ve sevgi dolu eğitimsel mesaj budur. Yeniden altını çizerek tekrar etmek istiyorum: Böyle bir tavır sergileyebilmek için çocuğun davranışına değil; onun öğrenme hevesine, gayretine, anlamasına odaklanmak gerekir.
final kültür sanat yayınlari
Neden kendine bakmıyor acaba? Neden elleri ve teni bu kadar bakımsız? Ellerini tutuyorum şu an... Avucumun içinde titriyor eli. Bu kadar sert ve güçlü durmaya çalışan birinin elleri neden bu kadar titrer ki? Tam sağ bileğinde gördüm, on dört yaşındaki Semra'yı. Yatağında bileklerini kesip intihar etmeyi düşünüyor. Öyle bir ağlayışı var ki
Sevgi, kendinde olanı vererek eksilmek değil, kendinde olanı paylaşarak çoğalmak demektir. İnsanda sınırlı olan sadece bedendir. İnsan bedeninden veremez, parmaklarını emanet edemez, kulaklarını kesip yediremez ya da ne bileyim gözlerini çıkarıp süsleyip hediye edemez; ama insan tam tersine verdikçe canı yanmayacak, sonu gelip bitmeyecek, verdikçe çoğalacak şeylere de sahiptir ve bu şeyler bir başkasına verdiğinde daha da çoğalır. Verenin tevazusu, hoşgörüsü, cesareti ve dikkati artarken, alanın teşekkürü, şükrü ve umudu artar. Gerçek bir sevgi iki tarafı aynılaştırır, çünkü her iki kişi de hem alan hem verendir. Kendine ait olmayan bu duyguları evrende çoğaltmak insanın yaşam amacıdır. Eğer bir insan bu yaşam amacını idrak edemez ise sevgi denen duyguyu gerçekten deneyimleyemez; çünkü o bedeninin ve arzularının peşinden gitmiş demektir. Sürekli suç işler, yaşam amacını bulamadığı için bazen boşlukta olduğunu, bazen de ipli bir kukla olduğunu hisseder. Paraya sahip oldukça paylaşmayı da unutur. Sahip oldukça daha çok sahip olmak ister, bu da daha çok suç işleyeceği anlamına gelir. Daha çok kibir, daha çok korku, daha çok endişe ve daha çok güvensizlik yaşar. Böylece sevgiden uzaklaşır.
Dünyadaki bütün savaşlar, güç gösterisi yapanların, yani suç işleyenlerin sömürücü ruhlarıdır. En büyük suçluların en çok kullandığı kelime de sevgidir. Ülkeler suç işleyerek sömürdükleri diğer topraklara sevgi götürdüklerini söylerler, savaşlarda yıkıp döktükleri, kimsesiz bıraktıkları, paramparça hayatları, savaş bittikten sonra da iyileştirmeye giderler. Her suçlu sömürdüğü insanda ya da ülkede kendinden bir iz bırakır. Bu iz, insanda bırakılmışsa adına acı derler, ülkelerde bırakılmışsa adına gelişmemişlik derler. O yüzden bu ikisi hep yoksullara yakıştırılır ve gerçek sevginin orada olmasını ister güç sahipleri. Çünkü suçlular gerçekten severse zayıf olacağını bilir. Sevgi eşittir zayıflıktır diye düşünenler, gücü sömürmeye yönelik kullanırlar.
Reklam
576 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.