Bir arkadaşımla konuşurken ona kokulardan bahsediyordum. İnsanlarla ilk karşılaşmamızda “kanım ısınmadı”, “çok cana yakın buldum”, “çok hanımefendi” ya da “çok beyefendi biri” gibi ifadeler kullanmamızın altında yalnızca o kişinin beden dilinden gelen mesajların ya da konuşmalarının değil aynı zamanda yaydığı kokunun da etkisinin olduğunu
Gidemedim bir türlü yanına. Gözlerindeki nefret o kadar keskindi ki kocaman soğuk bir sınır çizmişti etrafına. Ama yorgundu da, merhamete susamış aciz bakışları vardı hem davet eden hem korkan. Bekledim öylece, uzaktan izledim bir süre. Elimdeki hasta listesinde onun da ismi vardı. Tarafıma dirençli bulantı, kusma nedeniyle konsulte edilen genç
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:)
(Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊)
Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
Hukukun buyrukları şunlardır:
-Dürüst yaşamak,
-Başkasını zarara uğratmamak,
-Herkesin hakkını vermek.
Ulpianus
Bazen sevdiğimiz bir insanın hatasını görmezlikten gelerek başka bir olaya geçeriz ya, işte bu durum çok kötü çünkü adalet bizim güçlü ile zayıfın, iyi ile kötünün, mazlum ile zalimin arasında bozulmuş dengeyi kurmamızı sağlar.
*Hayat o kadar tatlı ki!
Her an ölüm acısıyla bin kez ölürüz de,
Göze alamayız hemen ölmeyi!
*Kudret, kapılırsa yaltaklanmalara
Görev, sesini duyurmaktan korkar mı sanırsın?
Yücelik aklını kaçırırsa, dürüstlük namus borcu olur.
Şüphesiz İngiliz edebiyatının ve dünyanın en etkili şairi ve dramatisti olan
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet’ten sonraki Türk edebiyatının önemli bir
fikir ve sanat adamıdır. Ki O sadece edebiyatla değil, resim, fotoğrafçılık gibi sanatın pek çok dalıyla yakından ilgilenmiştir. Dıranas’a göre sanat insanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çaredir.
Dıranas, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, şiirde dil ve
Biz (insanoğlu) yanıltıcı isimler verdiğimiz birçok özellikle kendimizi etiketliyoruz. Sevgi, Nefret,Yardımseverlik, Şefkat,Hırs, Merhamet ve daha niceleri. Kelimelere yanıltıcı anlamlar ekliyoruz demek istiyorum.
Bazı insanlar hep kalır. Hatırlanır, yokken bile sayılır. Özü, sözü, gülüşü bile anımsanır. Anılır hep anılır.
Bazı insanlar hep vardır. Adları “iyi ki” kalır. Öyle güzel insanlardır ki adları ölümsüzlükle yarışır.
Bazı insanlar hep sarılır. Varlıkları yokluklarında daha çok anlam kazanır. Bazı insanlar sahiden sarılır, yokken bile