Selam Mustafa Kutlu “Yokuşa Akan Sular”.. Burnunum direği sızlaya sızlaya, hem ağladım, hem okudum. Çok da cümle eskitmeyeceğim üzerine. Tavsiye listeme aldım. Eserin zaman çizgisi, tam seksen öncesi. Sanayileşmenin hızlandığı, köyden kente göç eden insanların şaşkınlığı, garibanlığı. Bir evin içindeki eşyaların tasvirinde dahi gözüme toz kaçması Bu odalar marley diye övülürken, hissettiklerim. Yazarın kentli, köylü ayrımını dil ile de eğreti durmadan, sözünü esirgemeden akışa katışı,sevdim yani diyecek söz yok. Direkt direkt olmasa da ilk baskısını 1979’da yapan eserin, alt metinlerinde gümbür gümbür gelen siyasi karmaşa sinyalleriyle, bana tüm anımsattıklarıyla “iyi ki”lerimin arasına ekledim. Sevgim üzerinize olsun
Alıntı: “Anneninki basmaydı, senin perdelerin tül olacak. Sen bu tül perdelerin ardında solacaksın. Çilli akasyaların kirli grisinde kaybolduğu sokak parçasına dalarak. Dünyanın kapıları kapalı şimdilik. Ör kozanı. Bırak çekip gitsin arkasında “Kaderim” yazılı o mavi minibüs. Tozu dumana katsın hep kızların çalıştığı fabrikaların önünden geçerken. Sen oyalarına dön. Kartpostallara dalma. Yasak sana resimli-resimsiz romanlar. Senin hayatın muhtasar bir kıssa.”