"İnsanı insan yapan, yüzüne güzellik katan ve onu sevdiren tek şey kalbinin temizliğidir. yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenlerimiz."
.
.
.
Okursan yaşlandığım kitap… Kitap iki kuşak boyunca devam eden bir hikayeyi konu alıyor. İki kuşak boyunca devam eden karmaşık ilişkileri, nefretleri, acıları, intikamları ve bir tutam aşkı.. Beni biraz karakter kalabalığı ve karmaşıklığı yordu..
Uğultulu Tepeler için “Yazılmış en iyi aşk kitaplarından biri” olarak lanse edildi. Fakat ben bu kitapta %90 aşktan başka ve aşkla bir araya gelemeyecek duygular okudum. Dolayısıyla bana göre bu kitap bir aşk kitabı değildir…
Kitap, nereden geldiği belli olmayan Heathcliff'in uğradığı zorbalıklarla ve bu zorbalıklar neticesinde arsızlaşması, öfke dolması, sertleşmesi ve korkunçlaşmasıyla başlıyor. Daha fazla detay vermek istemiyorum çünkü yine de herkes tarafından okunması gereken güzel bir İngiliz edebiyatı eseriydi. Karakter fazlalığı olan bu kitapta favori karakterim Hareton oldu , keşke kitabın tamamı yalnızca Hareton ve küçük Catherine arasındaki ilişkiyi ele alsaydı, bin sayfa da olsa sıkılmadan okuyabilirdim herhalde. Sevdiğim tek ilişki bu ikisinin ilişkisi oldu Ne kadar olumsuz eleştiri yapsamda okunması gereken bir eser
.
.
#alıntı
”Akıllı bir insan için en iyi arkadaş yine kendisidir.”
”Güzeller güzeli bir yüzün olsa bile, yüreğinde şeytanlık olduktan sonra, merak etme, o güzellik de bir anda çirkinleşiverir.”
”Kötü bir yürek en sevimlileri bile çirkinden de kötü yapar.”
|| Uğultu Tepeler ~ Emily Bronte