Altındır insanları bu reziI hale sokan; altın bütün değerleri altüst eder; karayı ak, çirkini güzel, eğriyi doğru, soysuzu soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit gösterir; rahipleri dinden imandan ayırır; sapasağlam insanları ölüm döşeklerine serer; cehennemlik adamları kutsallaştırır; iğrenç cüzamlıları şirinleştirir; hırsızları baş köşelere oturtur, saygıdeğer görünmelirini sağlar; katlanmış dullara koca bulur; frengi çibanlarıyla hastanelerde sürünen erkeklerin bile tiksineceği kadınları bir nisan günü kadar mis kokulu ve taptaze yapar. «Bütün insanlığın ortak orospusudur. altın》
Terry Eagleton "Bizi ancak Shakespeare kurtarabilir" diyenlerdendir! Kültür bu anlamda insanların sadakatle bağlanacakları bir nevi dindir.
“Hiçbir kültür biçimi, aşkın değerleri popüler pratiklere, seçkinlerin tinselliğini kitlelerin sadakatine bağlama konusunda daha etkili olmamıştır.
Din öteki dünyalık olduğu için değil, bu öteki dünyalığını pratik bir yaşam biçiminde cisimleştirdiği için etkilidir?” Bu ifadelerin bir İngiliz Marksistine ait olması ilginçtir.
Bu bile aslında Batı'da din ile kültür arasında ne kadar güçlü bir ilişki ve süreklilik olduğunu kanıtlamaya yeter. Aynı şey bir on dokuzuncu yüzyıl İngiliz “liberal muhafazakâr"ı Matthew Arnold için de geçerlidir. Aralarındaki tüm farklılıklara rağmen kültür konusunda birbirlerine ne kadar yakınlaştıklarını fark etmek ibret vericidir.
