Bir kara tren, uzayıp giden raylarda sadece tutsak edilmiş Türk erlerini taşımıyordu. Vagon vagon, gönülden gönle büyüyen ve bu yolculukla her dem artan beyaz hüznü de taşıyor, Sibirya'ya götürüyordu...
Sayfa 297
Başka birinin dövmesini gasp etmek, Sibirya geleneği açısından, yapabilaceğin en büyük hatalardan biriydi ve ölümle cezalandırılırdı.
Reklam
Ayrıca, iyi niyeti, erdemi, namusu nasıl tanımlamalı? Nazi toplama kamplarını yapan adamlar, hükümetin buyruklarına uyarken namuslu davrandıklarını sanıyorlardı. Sovyet rejimine karşı çıkan aydınlara deli raporu veren ve Sibirya'ya sürülmelerini sağlayan doktorlar, komüzm'in adil bir sistem olduğuna inanıyorlardı. Savaşa giden askerler doğru dürüst anlamadıkları bir ideal uğruna insan öldürürler, ama yine de onlar iyi niyet, erdem ve namus timsalidirler.
Sayfa 222
"Biliyordum, hizmetçi beni duymazdı, yalnızca bir kulağı sağlamdı. Bir zamanlar anlatmıştı bana, oğlan kardeşi kulağına bir saman çöpü sokup kulak zarını delmişti. Bayağı sağırdı yani. Ama annemle babam, özellikle de annemin kulakları lanet tazılar gibidir. Ben de, onların kapısının önünden çok çok yumuşak adımlarla geçtim. Soluk bile almadım, Tanrı aşkına. Babamın kafasına sandalyeyle bile vursanız uyanmaz ama annem Sibirya'da öksürseniz sizi duyar."
Sayfa 150
Sibirya'nın köylerinden birindebirinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında tabut köylülerköylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar, "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" diye endişeye kapılarak cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşek olan cesed hemen hastaneye kaldırılmış. Operasyon 6 saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor alnından akan terleri silmiş ve "Çok zor oldu ama hayati tehlikeyi atlattı!" demiş.
Sayfa 21
Son buzullar çekilip, Orta Asya'nın büyük bir kısmı kuruduktan sonra, tarihten evvelki devirlerin bizden en uzak asırlarında güney Sibirya ile bugün Kırgız stepleri adını taşıyan kıtalar ırmaklar, göllerle dolu gayet verimli sahalar oluşturuyordu. Burada müsait şartlar sayesinde Türkler medeniyetçe gelişerek gayet yoğun bir maden medeniyeti kurmuşlardı. Bu devirde bu sahada yaşayan Türkler aynı zamanda ziraatçi idiler. Ziraat ve madenciliğe dair sözler bütün Türk lehçelerinde aynıdır. Bu, Türklerin, dünyaya yayılmadan evvel bütün Türklerin aynı sahada yaşadıkları zaman dahi ziraatla uğraşmış, maden işlemesini bilmiş olduklarını ispat eder.... Bu devirdeki Türk medeniyetinin en önemli eserleri Kurganlardır.
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.