Herkes vatana babasından daha fazla saygı duymalı, itaat etmeli ve o öfkelendiği zaman gönlünü almaya çalışmalı. Ya kanaatini değiştirmesi için onu ikna etmeli ya da emrettiklerini yerine getirmeli ve onun emriyle dayak yemeyi, zincire vurulmayı, yaralanmak ve ölmek üzere savaşa gitmeyi hiç itiraz etmeden kabullenmelidir. Bütün bunlar yapılmalı, doğrusu da budur. Askere alınmaktan kaçmamalı, düşman karşısında geri çekilmemeli, birliğinden firar etmemeli, savaşta olduğu kadar mahkemelerde ve başka her yerde vatanın ve kentin emrettiği her şeyi yerine getirmeli ya da bu emrettikleri doğru görünmüyorsa yasal yollarla onu doğru olmadıklarına ikna etmeye çalsmalıdr. Ama anneye, babaya ve özellikle vatana karşı şiddet kullanmak büyük saygısızlıktır.
Sayfa 79 - Sokrates
Başlangıçta dilenciler ve yoksullar tarafından sevecenlik olarak vazedilen ve yayılan Hıristiyanlık dini, sadaka vermeyi çok hararetli bir şekilde över ve öğütler. Muhammed dini de, sadaka vermeyi en gerekli görev sayar. Mutsuzların yardımına koşmak, çocukları giyindirmek, her muhtaç olana yardım eli uzatmak, hiç kuşku yok ki, insanlığın şanındandır. Bundan daha insancıl bir şey yoktur. Ancak, sefaletin önünü almak ve yoksulların artmasına engel olmak daha in­sancıl, daha merhametli, daha iyiliksever olmaz mıydı? Eğer din, hükümdarları tanrılaştıracak yerde, onlara uyruklarının hukuki ta­sarruflarına saygı göstermeyi, adil olmayı, yalnız yasal hukuku kul­lanmayı öğretseydi, ülkelerinde bu kadar çok dilenci görülmezdi. Aç­ gözlü, adaletsiz, zorba bir hükümet, sefaleti artırır; vergilerin şiddet ve ağırlığı acı ve bezginlik, tembellik, yoksulluk getirir. Bunlar ise, hırsızlıklar, cinayetler ve her türden katiller doğurur. Hükümdarlarda daha çok insanlık, sevecenlik ve hakkaniyet olsaydı, ülkeleri, sefa­letlerini hafifletmesi olanaksız olan bu kadar yoksul, bu kadar mutsuz­la dolu olmazdı.
Sayfa 232Kitabı okudu
Reklam
Devletin tekeli altına aldığı ölüm ve şiddet yüklü bir şeyler, ölüme özgü vahşi, dolaysız, simgesel bir karşılıklılık düzeninin hesabına aktarılmaktadır. Tıpkı ekonomik düzenin elinden alınan bir şeylerin, yararsız ve kurban törenine özgü bir şekilde değiş tokuş edilebilmesi gibi. Tıpkı şiir ve sanat yapıtında, terörist anlam ekonomisine ait bir şeylerin onun elinden alınarak gösterge tüketiminin hesabına geçirilmesi gibi. Bizim sistemimizde insanları büyüleyen tek şey budur. Değere dönüştürülemeyen her şey, yani cinsellik, ölüm, delilik, şiddet bizi büyülemekte ve bu yüzden de her görüldüğü yerde cezalandırılmaktadır.
Sayfa 317Kitabı okudu
Acı gerçekler
"Baska yerde çocuklar açlıktan öldüğü sırada, bizim gibi ülkelerin günde milyonlarca ton yiyeceği israf ettiği bir dünya. Nüfusun dörtte üçü hayatta kalmak için sürekli çalışırken, bir avuç adamın elmaslı havuzlarda yüzdüğü bir dünya.Sosyal medyadaki sanal hayatların yararsızlığı,kitleleri sersemleterek kontrol altında tutmak,giderek yayılan ve her seferinde biraz daha tolerans gösterilen şiddet, her zaman her yerde liyakatsizliğin olması, yalanlar..."
Sayfa 343 - Jake and KatKitabı okudu
her umut umutsuzluğun başladığı, bir önceki umudun boşluğu anlaşıldığı yerde doğar.
"Sadeliği barındırmayan zenginliğin olduğu yerde her türlü şiddet ve ahlakla bağdaşmayan lüks de olur; bunların yaşandığı bir toplum elbette bozulmuş ve ahlakını yitirmiş bir toplumdur."
Reklam
716 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.