Daha sonra "Sidretü'l-müntehâ"ya yükseldi. Orada kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesler duyuluyordu. Sidretü'l-müntehâ'dan ötesi, sözle anlatılması mümkün olmayan bir alemdi. Buraya kadar beraber oldukları Cebrail de buradan öteye geçememiş "Benim için burası sınırdır, parmak ucu kadar daha ilerlersem, yanarım" demiştir.