Şifacılar arasında nesilden nesile aktarılan eski bir İnka efsanesine göre her türlü zihinsel ve fiziksel hastalığın kaynağında saflığını kaybetmiş bir ruh yatar. Şifacının zihinsel ruhu, telkin gücü ve beyaz sihir yapma becerisi hasta ruhu saflaştırıp içsel kontrolü yeniden temin eder. Bu saflaştırma her zaman riskli bir eylemdir çünkü hastadan yayılacak yıkıcı enerji, şifacının da ruhuna tesir eder.
Bizim işimiz kadınların doğal güzelliklerini bozmak değil, içlerindeki sanatçılar yaratabilsin, sevgililer sevsin, şifacılar şifa versin diye, bütün bu varlıklar için vahşi bir kırsal alan inşa etmektir.
Vahşi(wild) sözcüğü gibi cadı(witch) sözcüğü de bir aşağılama niyetiyle kullanılmaya başlamıştır. Oysa cadı sözcüğü uzun zaman önce hem yaşlı hem de genç kadın şifacılar için kullanılan bir unvandı.
. Bizim işimiz kadinlarin dogal
Özeliklerini bozmak değil, içlerindeki sanatçilar yaratabilsin, sevgililer
sevsin, sifacilar sifa versin diye, bütün bu varlıklar için vahşi bir kırsal alan inşa etmektir.
hayatının son döneminde yazdığı otobiyografisinde ilginç bir tespitte bulunur . “ Sadece yaralı bir doktor hastasını iyileştirebilir “der ...Acı çektiğimizde yaramızdan kendi derinliğimize bakar , kendi gölgemizle tanışırız . Ancak kendi yarasını doğru anlayabilen bir doktor hastasına yardımcı olabilir .Ona iyileştirme gücünü veren kendi
Two of the women were "healers," dedicated to curing through different methods - herbs, aromatic essences, reflexology, magnets, light, homeopathy, movement of energy, and other forms of alternative medicine - that are very popular in Chile. Here people only resort to drugstore remedies when everything else fails.
Kadınlardan ikisi, Şili'de çok popüler olan şifalı bitkiler, aromatik esanslar, refleksoloji, mıknatıslar, ışık, homeopati, enerji hareketi ve diğer alternatif tıp biçimleri gibi farklı yöntemlerle tedavi etmeye adanmış "şifacılar"dı. Burada insanlar yalnızca her şey başarısız olduğunda eczane ilaçlarına başvuruyorlar.