Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince çıkacağız yola.
Çıkacağız yola hesap günü gelince,
Yağmur yüzümüze değince,
Güneş bir mızrak boyu yükselince.
Bir roman değil bir destan gibi. Arayışın destanı...Ya da bulmayı amaçlamayan bir arayışın romanı... Bir şiir okur gibi hissediyorsunuz, zira anlatmak değil de hissettirmek üzerine kurulu. Hasanım Ali'nin sözcükleriyle anlatırsak: "Bütün bunların hiçbiri olmaz da siz neden anlatıldığını bile unutup belki yalnızca hikayeyi izler ve kendinizi tıpkı benim gibi, onsuz süren onun akışına bırakırsınız."(s.106)
Büyük şehirlere, ormanlara, dağ eteklerine, tanıklık ettiğimiz acılara, çaresizliklere, savaşlara, ölümlere, yaşamalara bakmaya çağırıyor bizi: "… anlatmakla ben onu bir yandan yaşatıp bir yandan öldürüyorsam bu güzel günahın birazı da sizin olabilsin istiyorum" (s.126)
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,461 okunma
GÖĞE BAKMA DURAĞI
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var
Put ve Perest
Katliam yaptığım olay mahallindeyim
Alnımın pervazından görüntüler sızıyor
Kapının önündeki zümrüt yeşili çimenler
Tıpkı o gün gibi şakıyor meltem eşliğinde
Bir put ve bir perestin hikayesi bu
Rastgele açan sonbahar çiçeklerine karışan iki kişi
Bir çift meşeden tabut
İçinde uzanmış parlıyor iki yakut
Tanıştıklarında erkek
Cehenneme Kışı Getiren Cesur Ölü
Ah o kendi kendini hayattan çekenler yok mu
Ne büyük saygı duyarım her birine
Kendi kendinin celladı olup, intihar eden
Bunu bir seçim hakkı olarak kullanan
Varlıktan yokluğa geçenler
Bir Ayrılık Hikayesi...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp,
parmaklarımı kanatarak
Kırası ya
Çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...