Alişan Satılmış 'ın yazdığı 88 sayfalık, bir saat içerisinde çok rahat bir şekilde okunabilen bir şiir kitabıydı... Bu kısa bir süre içerisinde Alişan Satılmış'ın okuduğum ikinci şiir kitabı oldu. Kitabın içerisinde genellikle kişisel duygular ile yazılmış kısa şiirler olsa, ideolojik veya toplumsal kısa kısa şiirler de vardı. Şiirlerin tamamı serbest nazım ile yazılmış olup hepsi bir mesaj vermek amacıyla yazılan şiirler olduğunu söyleyebilirim. Bazı şiirler, sözler bana hitap ederken kişisel şiirler bana hiç hitap etmedi zaten kişisel olduğu için genel okura da hitap etmez diye düşünüyorum. Şiirlerde mesaj verme kaygısı yüksekti. Bence ortalama bir şiir kitabı okunabilir 7/10
Korkuyorum Tanrı Duyacak adlı kitabı okudum ve içerisindeki şiirleri beğenmedim. Şairin dil kullanımı oldukça zayıf ve kelimeler arasında bir ahenge rastlamadım. Şiirlerde derinlik arayışı var gibi görünse de, bu derinlik zayıf dil becerisi yüzünden etkisiz kalıyor. Kendimi şiirlerin içine çekilememiş hissettim çünkü tematik açıdan belirsiz ve bağlantısızlardı.
Şiirlerin duygusal derinliği, dilin yetersizliği nedeniyle hissedilemiyor. Bu sebeplerden ötürü Korkuyorum Tanrı Duyacak benim için hayal kırıklığı oldu ve bu kitabı şiir keşfetmeyi seven, şiirin güzelliklerini aramak isteyenlere önermem.
Bütün şiirlerde söylediğim sensin.
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin.
Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli…
Umutsuzluk yok! Gün gelir. Gül de açar. Bülbül de öter.
Sezai Karakoç
Peki ne olacak böyle,
Her şey bomboş akıp gidecek mi?
Şiirlerde abartılan yaşam bu mu?
Bir market alışverişi ?
Bir kahve ?
Yeme içme?
Eeeee?
Çoğu kez
ölüm daha heyecan verici artık.
İn artık sırtımızdan
Yaşamak denen yük!
yıkmış sokaklara boylu boyunca gençliğini
ümitlerini güvercinler gibi uçurmuş
binlerce defa kaybetmiş ümitlerini
gemilerin kayboldukları yerde kaybetmiş
hain şiirlerde hain türkülerde kaybetmiş
binlerce defa yeniden bulmuş
ümitlerini
sonra fecir çığlıklarının saçlarından tutmuş
deniz gider o gider
bulut gider o gider
Dilaver Cebeci 'nin kalemınden' kadın 'ı ele aldık keyıfle.. farklı bır yolculuğun donuna geldik, kendımce konuyla ilgili bır iki kalem edip gideyım
"Divan edebiyatı (Klasik Türk edebiyatı, divan edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik
Yazarın daha önce okuduğum roman kitapları da vardı ve bence kendisi roman yazmaya daha yatkın biri diyebilirim. Yinede
Şiirce kitabı için konuşmak gerekirse genel anlamda bir şey söyleyemem ama hoşuma giden şiirler vardı. Bazı şiirlerde ki sözler öyle hoşuma gitti ki bir daha geri dönüp tekrar okuyabileyim diye altını çizip post-it yapıştırmayı ihmal etmedim. Kişiden kişiye değişkenlik gösterebilecek bir şiir kitabı olduğunu söyleyebilirim ama okuyup denemek isterseniz de pek birşey kaybetmezsiniz^^
Cezaevi dışında yazdığı şiirlerde de hiç şüphesiz Atsız'ın hayatından izler bulunmaktadır.1933'te kaleme alınan Dün Gece ve O Gece şiirlerinin Çanakkale'ye yürüyüş sırasında yazıldığını düşünüyorum. Kafilede bulunan Bedriye Sabit ile Atsız arasındaki yakınlaşma o sıralarda başlamış olmalıdır. 25 Ekim 1944'te yazdığı Yalnızlık şiirinde, "Yine aklımda bugün sen varsın." mısraıyla Bedriye Atsız'a gönderme yapılıyor ve "Nerde bilmem o geçen günlerimiz?" mısraıyla "uzayan yol, deniz, öten kuş, mehtap" gibi sahneler hatırlanıyor. Aynı motiflerin 1933'te yazılan Dün Gece ve O Gece şiirlerinde de bulunması kim bilir, belki de bir tesadüftür.