Üzerinde en çok tesir yapanlar Rus muharrirleriydi. Turgenyefin koskocaman hikâyelerini bir defada sonuna kadar okuduğum oluyordu." Sabahattin Ali yalnızca Turgenyev'i değil, öbür Rus yazarlarını da (özellikle Maksim Gorki'yi) okuyordu. Onların dışında, Heinrich Von Kleist, Teodor Storm, Yako Vaserman, A. E. A. Hoffman, Knut Hamsun ve Thomas Mann en sevdiği yazarlar arasındaydı. Sabahattin Ali 28 Aralık 1928'de Potsdam'da "Daüssıla" şiirini yazmıştı. Şiirde Almanya'da duyduğu yalnızlığı, yabancılığı ve yurt özlemini dile getiriyordu:
Bugün de Potsdam'dan süzerken Potsdam'ı,
Yaktı yine içimi kimsesizliğin gamı.
Gözlerim inhinasız uzayan caddelerde,
Dedim: Bu soğuk şehir nerde, İstanbul nerde ?
Ve istedim birazcık size de dert yanmayı,
Hayalen memlekete doğru bir uzanmayı ...
(. . .)
Bu özlem o denli büyüktü ki, Yozgat'ta geçen uzun, soğuk ve sıkıcı kış gecelerini bile aynı şiirde alaylı bir sevecenlikle anlatıyordu:
İçim büsbütün sızlar hatırlarsam Yozgat'ı:
Damağımdadır içki alemlerinin tadı . . .
Soğuk yüzümü yakar, kar diz boyu olurdu;
Yine gözümde tüten imamsuyu olurdu ...
Sürüklerdim yanıpiri sokaklarda mesleri;
Meyhanede okurdum yazdığım nefesleri ...
İstemezdim odamda oturup sıkılmayı,
Adet ettim her gece sokakta yıkılmayı,
-Bu cesareti yalnız insana rakı verir.
Kendini sıcak, kara şöyle bırakıverir,
Kar üstümü örterken ben orda gecelerdim,
Ne de ılık bu akşam yattığını yatak derdim.