Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şilan Yavuz

Şilan Yavuz
@silaninkitapligi
şiir seven, şair sayan kitaplar ile hemhâl olmuş* instagram: silaninkitapligi
76 syf.
10/10 puan verdi
Yılın ve Ocak ayının ikinci kitabı idi Ah’lar Ağacı. Didem Madak ile tanışmam lise dönemlerime uzanır. Şairle tam olarak tanışmam ise yine lisede düzenlenen bir şiir dinletisinde okuduğum ‘Siz Aşktan N’anlarsınız Bayım?’ şiiri ile olmuştur. Neden bu şiiri seçmişim bilmiyorum. Şüphesiz şairin çocuksu kırgınlığını o zamanlar kendime yakın bulup yine yazarın anne kokan şiirlerini yüreğimde hissedişimden olacak. Erken yaşlarında annesini kaybeden şairimiz, şiirde teselli bulup babasının başka biriyle evlenmesi üzerine kardeşi ve şiirleriyle avutmuş yüreciğini. Bu sene içerisinde Madak’ın kitaplarını yeniden okumaya karar verdim. Pulbiber Mahallesi ve Grapon Kağıtları da tıpkı Ah’lar Ağacı’nın ihtiva ettiği şiirlerdeki gibi çocukluk kokan ama çocukluğa küsmüş, Allah’a sığınmış, satır aralarına reçeller dizilmiş şiirler içeriyordur diye düşünüyorum. Şiir bir his işi. Ama şairin dili çok yalın. Dilini mutlaka sever, uçlarından çile damlayan satırları muhakkak seversiniz, kendinizle kıyıdan köşeden bir bağlantı muhakkak kurarsınız diye düşünüyorum sevgili okur. Şiirle ve sevgiyle...
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202120,9bin okunma
Reklam
372 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Basit bir dille yazılmış, başlarda oldukça akıcı, çarpıcı, savaşın ve savaş yıllarının yıkımını tüm alt metne yayan, romanın sonundaysa karakterlerin iç dünyalarına konuk olduğumuz, karakterlerin psikolojik savaşlarında yazıyı araç edinmelerini görerek olayları çözümlediğimiz, yeknesaklıktan uzak bir eser #BüyükDefterKanıtÜçüncüYalan . Okudukça tüylerinizi ürperten, zihninizde şoke etkisi yaratan bu eseri okurken toplumumuzda ve eminim diğer toplumlarda da yaşanması hazmedilemeyen veyahut konuşulması dahi normal karşılanmayan çeşitli unsurların sıklıkla işlenmesi hikayeyi ve okuru olaydan koparıp gerçekliğini yitirmesine sebep olmuş. Sıklıkla merhamet duyduğunuz, romanın başkahramanı olan ikiz kardeşlere, onların soğukkanlılığına hayret ettiğiniz bir okuma deneyimi. Savaş, yıkım, göç, ihmal, kıtlık, insan ilişkileri, travmalar, hayatları değiştiren yalan faktörü... Sancılı bir okuma sunan bu eser #AgotaKristof ile tanışma kitabı olabilir. Kitapla ve sevgiyle...
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20193,030 okunma
83 syf.
·
Puan vermedi
Bilge Karasu’yu ilk okuyuşum. Bana yine farklı bir okuma deneyimi sunan postmodern bir eser Altı Ay Bir Güz. Üstkurmaca bir eser. Kişi, zaman, mekan, anlatıcı bakımından iç içe. Sanırım en çok postmodern eserleri okurken keyif alıyorum. Başkahraman Kerim eserde fiziksel varlığına karşın fark edilmeyecek kadar geri planda. Başkahramanımızın sadece iki günü anlatılıyorken bu iki gün, hayaller ve anılarla genişletilerek 50 yıla kadar uzanmış bulunuyor. Eserde benim algıladığım daha çok belirsizlik, çizgisel olmayan zaman ve parçalanmış özne. Karmaşık yapı ve pek çok anlam katmanına sahip bu eser düşler, düş içinde düşler, anılar, anı içinde anılar, farklı anlatıcılar, farklı bakış açılarıyla çok parçalı metin niteliğine sahip. Okurken bu katmanlar arasında kaybolunası. Anılarda ve anılar arası geçişte veya düşle düşler arası geçişte her ne kadar anlamsız bulunan unsurlar olsa da bu unsurların arasında yaşantıdan çıkarılmış derslerin varlığı ve bunların yalın bir anlatımla cümleye dökülmesi eserde en beğendiğim kısımlar oldu. Kitapla ve iyi niyetle
Altı Ay Bir Güz
Altı Ay Bir GüzBilge Karasu · Metis Yayınları · 2018397 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
51 syf.
9/10 puan verdi
Yazar Annie Ernaux’nun geçtiğimiz haftalarda Nobel Edebiyat Ödülü alması ve benim Yalın Tutku kitabına ait rastladığım bir alıntısını çok çok beğenmem sonucu yazarı bir an evvel okumaya karar verdim. Eserde bir tutkudan bahsediliyor. Bir kadının bir erkeğe tutkusundan. Buradaki tek taraflı tutkunun içedönük sürmesinin bireyi ne denli kemirebileceği çok iyi yansımış biz okurlara diye düşünüyorum. Bana göre ortada bir şey varsa -hangi türden olursa olsun bu duygu, his- dışavurumu muhakkak olmalı, kişinin kendisini kemirmesine izin verilmemeli, tek taraflı akmamalı. Okurken sık sık düşündüğüm ise ‘bir insan bunu kendisine gerçekten yapmalı mı?’ oldu. Cevabım belli. Otobiyografik bir ürün olduğu düşünülünce çok cesur bir kalemden çıkma bir metinle karşı karşıyayız. Belki de okurken bu cesur tutum biz okurları büyülüyor. Cinsel unsurlar barındığından belki okurken rahatsız edebilir. Yazarla tanışma kitabı olabilir. Hissetmek isteyenlere ise tavsiye edilir. Kitapla ve iyi niyetle, keyifli pazarlar
Yalın Tutku
Yalın TutkuAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20223,873 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
Öykü kitaplarına mesafeliyim. Olay örgüleri arasındaki o geçişi kaldıramıyorum, sindiremiyorum gibi geliyor. #FeritEdgü’yü ilk okuyuşum. #DoSesi ‘ndeki öyküler alışılmışın dışında öyküler içeriyor. Öyle kısa öyküler ki tek bir cümleden oluşan bir öykü bile var. Bu denli kısalıktaki öykülere ‘küçürek öykü’ adı verilmekte imiş. Öykülerde görülen bu felsefileşme ve gitgide soyut bir boyut kazanma ise bir özdeyiş okumayı andırır niteliğe vardırılmış. Bu eserde toplam elli dokuz adet küçürek öykü mevcut. Öykülerin konusu ise ilk öykülerde baskın olarak ölüm ve yaşam imgelemini içermekle birlikte son öykülerde oldukça soyut nitelikli öyküler içermektedir. Bu eserinde Edgü, gerek hikayenin başındaki, gelişimindeki veya sonundaki boşluklar olsun okur tarafından doldurulmasını lazım kılmaktadır. Yazar bu açık uç bıraktığı öykülerini kelimelere, renklere ve onların ve biçimlerin gücüne inanan, okuduklarından ders alan değil de okuduklarının bu dünyanın bir parçası olduğunun bilinciyle yeni bir dünya keşfetme yolculuğuna çıkmayı göze alabilen okurları için yazdığını dile getiriyor. Kitapla ve iyi niyetle
Do Sesi
Do SesiFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 2017574 okunma
Reklam
212 syf.
·
Puan vermedi
SelçukBaran okumak kısa hayatımda başıma gelmiş talihli bir iştir. Kitap okurken mutlu oluruz, iyi kitaplar okuduğumuzda ise daha mutlu. Fakat en mutlu olduğumuz zamanların pek sevdiğimiz yazarlar okuduğumuz zamanlara tekabül ettiğini düşünürüm. Yazarın okuduğum ikinci eseri #BozkırÇiçekleri . Yazarın diline hayranlık duyuyorum; #OğuzAtay ile de benzerlik taşıdığını düşünürüm hep. İlk okuduğum eseri #BirSolgunAdam ‘dı. Tadı damağımda kalan nadide eserlerdendir. Bozkır Çiçekleri ise nispeten yavan bir eser. Daha doğrusu felsefi alt metne sahip ama yeteri kadar değil veya yer yer eksik. O yavansı tat işte. Küçük yaşantısından kopup bozkırın ortasında, güzelim Ankara’da yaşamaya başlayan Seyfi’nin yaşantısını okuyoruz. O kadar toy ki... Gelişimini, yaşantısını, Nurten’le ilişkisini yüzeysel bir pencereden okuyoruz; derine inmeden. İnsanın varoluşu, hayatın getirdikleri ve götürdükleriyle kabullenilmesi, geçim derdi, hayatının merkezine bir insan koymanın ürkütücü hiçliği anlatılıyor okura eserde. Tabii eserin Ankara’da geçmesi ayrı güzel. Seyfi’nin yaşadıklarına ve onun fikren ve hissî büyümesini izlerken Ankara’nın onu da nasıl bağrına bastığını görmek... Ankara hep alır bağrına basar insanı zaten. Bozkır çiçeğim Ankara.
Bozkır Çiçekleri
Bozkır ÇiçekleriSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2021809 okunma
544 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Çalıkuşu’nu ilk okuduğumda ortaokuldaydım. O zamanlar da kitabı çok çok beğenmiş, dimağımda o okumadan geriye kalan oradan oraya tayin edilen bir genç muallimin yaşadığı zorluklar ve Feride’nin yüreciğimde yer edinen kalp kırıklığıydı. Genç bir muallimenin yaşamı ve duygulanımları dışında o zamanların Türkiyesi Anadolusu hakkında da bilgi ediniyorsunuz. O günün koşullarıyla bir kadının tek başına ve hiç yardımsız ayakları üstünde durmaya çalışarak yaşamda var olabilmesinin ne denli mümkün olabileceği eserin alt mesajlarından biri sayılabilir. Yazarın üslubuna hayran kalmamak mümkün değil. Bazı bazı o kadar hayran kalıyorsunuz ki cümlelere, tekrar tekrar okumadan edemiyorsunuz. Yazarın okuru sıkmayan, yalın bir anlatımı var; eski Türkçe Arapça Fransızca kelimeleri dipçeden cümleye oturtmak gerekse de bu, okuma kalitesini düşürmüyor. Eserin duygulanımından kurtulamamış olmakla beraber hep okumak isteyeceğim, gülümsemeyle hatırlayacağım bir eser Çalıkuşu. Reşat Nuri iyi ki kazandırmış biz okurlara bu fevkalade eseri. Kitapla ve iyi niyetle...
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,6bin okunma
260 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Eyleme edime fiile dökmek. Hemen, o an, derhal yapmak. Aklından geçirdiğin an düşünceni davranışa dönüştürmek. Öteleyip durmamak. Nil’in dediği gibi, ötelemenin yastığından başını kaldırmak, topu geleceğe vurmamak. Psikologlara danışmamak, terapi almamak. Sadece ve derhal yapmak. Eyleme geçmek. Ataletin de iradesizliği de yenmek isteyenin
İrade Eğitimi
İrade EğitimiJules Payot · İş Bankası Kültür Yayınları · 202128,7bin okunma
92 syf.
9/10 puan verdi
Kambur'u okuyalı birkaç ay oldu. #ŞuleGürbüz 'ü ilk okuyuşum. İlber hocanın beğenisini kazandığından merakımı epey cezbetmişti. Türünün en kendine has romanı Kambur. Farklı bir okuma deneyimi. Okurken bedeninizde -tasvir etmesi benim açımdan zor- bir sancı hissettiren bir roman, varoluş sancısı. Alttan alta sizi kemiren türden. Kambur, gölge bir karakter. Bu gölge karakter, postmodernist akımın öznesizleştirme ilkesiyle bağıntılı. Kambur demek sen, ben, biz, onlar. Kambur eşittir herkes. Ya da varoluşumuz bizim kamburumuzdur; bilemiyorum. Yazarın cümle evreni çok farklı. Cümlelerinde anlamsızlığın anlamına vakıf oluyoruz. Varoluşsal kaygı, anlatımda ön planda. Kamburun kaybettikleri var ve bu yenilgi durumu kabul görmüş. Kaybetmek edimiyle anlatmak edimi romanın on birinci sayfasındaki “Biraz bir şeyler biliyorum tabii; ama anlatmaktan korkar oldum. Neyi anlatsam, onu kaybediyorum.” cümlesinde, görüldüğü üzere ilişkilendirilmiş. Yazarın diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Önerimdir. Emel Aras'ın da dediği gibi: "Kambur, herkes adına konuşan bir hiç-varlık ya da çokvarlıktır." Kitapla ve iyi niyetle...
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
Çoktandır başladığım bir kitaptı #BirÖmürNasılYaşanır . Gitmeler gelmeler derken elimde kalmaya yüz tutmuştu. İlber hocanın yeni bir kitap çıkarmasının iştihasıyla bu münevver dimağdan tam yararlanmak istedim. #İlberOrtaylı dolu dolu geçirilmiş bir ömrün sonunda gençlere rehber olabileceğini düşündüğü ideal deneyimlerinden bahsediyor okuruna. Seçici olmak gerektiği, nereyi nasıl gezmek görmek gerektiği, nerede neyin yenilip içileceği, çocuk yetiştirmede incelikli noktalar, öğretmen nasıl olmalı, öğretmen olma yolunda pedagoji eğitiminin önemi, öğrenci nasıl olmalı, eğitimin nereye gittiği, gerçekten kaliteli bir eğitime nasıl kavuşulacağı ve bunun için hangi düzenlemelerin nasıl yapılacağı üzerine uzun bir sohbet. Ülkeler, kültür, sanat, müzik, edebiyat, dil dünyası üzerine bir istişare. Okudukça sahiden de bir ömür bir kez yaşandığından doğru seçimlerin ne kerte önemli olduğunu anlıyoruz. Okurken kendinizi de tenkit edebileceğiniz, acaba eğitim sistemi içinde boş müfredatların kurbanı mı oluyorum yoksa ucundan da olsa o münevver kesime dahil edebiliyor muyum kendimi dediğiniz bir okuma serüveni sunuyor biz okurlara. Tavsiyemdir
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 202055,1bin okunma
Reklam
218 syf.
·
Puan vermedi
Kaç ay olmuş #Dostoyevski okumayalı. #BeyazGeceler de epeydir başlamak istediğim bir eseriydi yazarın. Öykü oluşundan mütevellit bir türlü gitmiyordu elim, öyküler hep anlaşılması, sindirilmesi öyküler arası zaman bırakmayı gerektirmesi hasebiyle daha zor gelmiştir bana. Beş öyküden oluşuyor Beyaz Geceler. Yayınevine göre öykü sayı ve içeriği epey değişkenlik gösteriyor. Beyaz Geceler öyküsü ile başlıyor, dört gece anlatılıyor toplamda. Yalnız iki insanın öyküsü ve vefasızlığın. Metin türü olarak roman, kısa roman, uzun hikaye olarak nitelendirilebilir. Pek çok kaynak ve yazar Orhan Pamuk tarafından bir melodram olarak da sınıflandırılıyor. Melodram olarak anılma nedeni de çevrilirken duygusallaştırılması. Ki uzun hikayeye girişte de bir sentimental roman olduğu ibaresi mevcut. Başkasının Karısı ikinci öyküydü ve #Gogol okurken aldığım tadı ansıtan bir anlatımı vardı. Noel Ağacı ve Nikah, Haysiyetli Hırsız ve Yufka Yürekli diğerleriydi. Yufka Yürekli Ve Beyaz Geceler derin psikolojik çözümlemeler içerip bu öykülerde karakterlerin aşırı duygusallıkları, insan vicdanını sayısız acıtmasıyla eleştirmenlerce oldukça eleştirilmiş. Pamuk’a göreyse bu uzun hikayeyi saf, lirik, karmaşık olmayan, yalın, zarif sıfatlarıyla nitelendirebilir ve hayalperesti, diğer Dostoyevski kahramanlarından ayırabiliriz. Tavsiyemdir
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,8bin okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Büyük bir merakla okudum #Kıskanmak ‘ı. İsmiyle müsemma bir roman olduğundan eserde hangi temanın, özelliğin işlendiği kolaylıkla anlaşılabilir. Oldukça akıcı bir eser ve oldukça özgün. Seniha, Halit ve Mükerrem karakterlerinin hayatlarına konuk oluyoruz. Hakim bakış açılı anlatım mevcut. Olaylara başkarakter Seniha’nın penceresinden bakıyoruz. Seniha’ya çok kızdım, çok hak verdim, onu anladım. İnsanın bir diğeri için ne kerte tehlikeli olabileceği ve hayatta her işin, bireylerin anne ve babalarıyla olan ilişkilerindeki tamlık veya kusurlardan peyda olduğunu bir kez daha açığa çıkaran bir eser. Önerimdir. Kitapla ve sevgiylee
Kıskanmak
KıskanmakNahid Sırrı Örik · Oğlak Yayıncılık · 20211,358 okunma
167 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bir kitapçıda tesadüfen raftan çektiğiniz bir kitabın size ne denli tesir edeceğini bilemiyorsunuz. Bu kitap da onlardan biri. Şükran Yiğit’in kalemini ilk okuyuşum. Öyle sade, özgün, duru bir kalemi var ki hiç ummuyordum bunca seveceğimi. Üç dört saatte kolaylıkla okunabilecek bir eser, yazarla tanışma kitabı olabilir. Eser üç bölümden oluşuyor, üç bölümde anlatıcılar farklı karakterler. İlk bölümde bir çocuğun dünyaya baktığı pencereden okuyoruz olanları, Suna’nın penceresinden. Her ne kadar çocuklar duymasın istense de Suna güzel kotarıyor olay örgüsünü okuyucuya sunmayı. Yine de Gülay’a sormak istediklerim var. Ben her ne kadar üçüncü bölüme vurulsam da kitabın omurgası birinci bölüm. Öyle şahane betimlemeler var ki aslında çokça hissedip kelimelere dökemediklerimizi birkaç cümlede toparlıyor yazar. O hâletiruhiyede bulunmak kalıyor bize. Uzun zamandır bunca etkilenerek okumamıştım hiçbir hikayeyi, ya yaşamda eskiye nazaran yitirilen çok şey var ya da insanın o her zamanki değişmez eskide yaşama itiyadı bendeki:) Ölmeye Yatmak’ın ‘insan olmanın bazı küçük anları var, onları kaçırmamalı’ dediği, dimağınızda yer edecek betimlemeleri okurken ‘yaşamanın bazı küçük anları var, onları kaçırmamalı.’ pişmanlığını veriyor okura. Her an, her şey, yaşanılan her durumun biricikliği tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Her Klezmer duyuşum bu kitabı ve Ömer ile Gülay’ı ansıtacak bana:) Hikaye boyunca dolan ve Madam Litvak konuştukça daha da dolan gözlerimden bahsetmeyeyim şimdilik. Kitabın hissettirdiklerini unutmayayım diye defterime sayfalarca yazdım. Kitapla kalın
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour!Şükran Yiğit · İletişim Yayınları · 20221,105 okunma
288 syf.
9/10 puan verdi
Başı sınuk: Dünyaya düşmekle başı yarılan, kalbi kırılan kimse. Uzun zamandır tanışmak istediğim bir yazarın heyecanla başlayıp bitirdiğim bir kitabı #BaşıSınukkarİçinKılavuz . Çok şükür bir gönül yorgunu değilim şu sıra. Çünkü çok daha kırgın zamanlarda okunabilecek ve yaralarınızı nahifçe sarabilecek nitelikte bir eser bu eser. Ama aslında hepimiz çağın yorgunuyuz, bu çağdan yorulduk. Gelişen teknoloji, modern kültürün ve modern toplumun dayattıkları bir hayli yordu bizi. Bir mesaj, posta, görsel kadar uzakta olan sevdiklerimiz, arkadaş, ahbaplarımıza bu denli hızlı erişebilmek algılarımızı bozdu. Sabahtan akşama gereklilikler için karşısında vakit öldürdüğümüz ekranlar zihnimizi birer çöpe dönüştürdü, aile ilişkilerimiz zayıf halkalara indirgendi; etraf cümle dahi kuramayan yeni nesille almış başını giderken iki kelamım dinlense diyen başı sınuklar var aramızda. Hem kendimizden bihaberiz hem de başka acılardan, sıkıntılardan. Nasıl diyor Tolstoy: “Acı duyabiliyorsan canlısın; başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın.” Tıkamayalım kulaklarımızı umutsuzlara, umutsuzluklara. Tadını çıkaralım yan yana bir şeyler içerek bir dostumuzun gözlerinin içine bakıp onun ruhunu sancıtan, onu kırlarda koşturtan meseleleri dinlemenin. Hiç bilmiyormuş gibi karşımızdakinin gönül kıvrımlarını, geçtiği yolları önyargısız, koşulsuz, şartsız bir dostluk, sohbet sunalım ve bekleyelim. Hem ne diyor Mevlana, haydi ben bensiz geleyim sen de sensiz gel. Çok ince bir düşünce ürünü bu kitap, tavsiyemdir
Başı Sınuklar İçin Kılavuz
Başı Sınuklar İçin KılavuzKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20193,321 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Nobel Edebiyat ödüllü yazarımız #Marquez yine farklı bir eserle çıkıyor karşımıza. Büyülü gerçekçilik akımının öncülerinden olan yazarımız bu eserinde gazetecilik yıllarında tanık olduğu bir haber ile büyükannesinin kendisine anlattığı bir öyküyü birleştirerek kurgulamış #AşkveÖbürCinler ‘i. Bölge markisinin kızı #SiervaMaria isimli başkarakterimiz pazarda bir köpek tarafından ısırılır ve çevresinde kuduz salgınına yakalanacağından korkulur. Eserdeki toplumda batıl inanç unsuru öyle yaygın yerleşimli ki ilgiden yoksun yetişmiş olan Sierva’nın farklı davranışlarından ötürü cinler tarafından ele geçirildiği düşünülür. Sonrasındaysa toplumca makul bulunan çareler aranır onun için. Batıl inanç, aşk, inanç, yaşam, ölüm kavramları ustalıkla harmanlanıyor. Okurken bir amaç bulamıyorsunuz yazılanlarda, bilimi arıyor gözleriniz. Malumunuz çoğunluğun inandığına inanmak ve yaptığını yapmak her zaman daha kolaydır.
Aşk ve Öbür Cinler
Aşk ve Öbür CinlerGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20166,7bin okunma
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.