"Sinağrit Baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı, o da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat âleminde olsun bir kişinin aklıyla hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesiydi. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilirdi. Yoksa gidip Sinağrit Baba oltayı kesmiş, biraz sonra Sinağrit Baba tutulduğu zaman kim kesecek? Kim akıl edecek yakamozu dişlemeyi?.."
Sayfa 129 - Sinağrit BabaKitabı okudu
"Sinağrit Baba'ya büyüyen gözleriyle, " Bizi kurtar şu lanetlemeden" der gibi bakıyorlardı. Sinağrit baba düşünüyordu. Gidip o yakamoz yapan ipe bir diş vurdu muydu, tamamdı. Ama hiçbirini kurtarmıyor, hareketsiz duruyordu. Sinağrit Baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı, o da ister hava, ister kara, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat aleminde olsun bir kişinin aklıyla hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesiydi. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilirdi. Yoksa gidip Sinağrit Baba oltayı kesmiş, biraz sonra Sinağrit Baba tutulduğu zaman kim kesecek? Kim akıl edecek yakamozu dişlemeyi?
Sayfa 77Kitabı okudu
“Sinağrit Baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı, o da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat âleminde olsun bir kişinin aklıyla hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesiydi.”
Sayfa 77Kitabı okudu
Ölüm yıldönümünde Sinağrit Baba
Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk
Oltada balık olmak
Sinağrit babaya büyüyen gözleriyle, “Bizi kurtar şu lanetlemeden,” der gibi bakıyorlardı.Sinağrit baba düşünüyordu. Gidip o yakamoz yapan misinaya bir diş vurdumuydu, tamamdı.Ama hiçbirini kurtarmıyor, hareketsiz duruyordu. Sinağrit babanın bildiği bir şey daha vardı. Bir kişinin aklıyla hiçbir şeyin halledilemeyeceğiydi…
Sait Faik, Sinağrit Baba Öyküsü - İnceleme
Evet, bir öykü hiçbir zaman salt bir öykü değildir. Metnin kendisi, içi kadar, dışı da öteki göndermeleri de önemlidir. Doğrusu, Sinağrit Baba’nın aydını, mercanların sınıf bilinci oluşmamış halkı temsil ettiğini söylemek çok da abartı sayılmamalıdır. Bu da sosyalist olmayan bir yazarın gerçekliği nesnel anlamda, tıpkı 19. yüzyılın yazarları gibi dile getirebilme başarısı gösterdiğinin kanıtı sayılabilir. Bu bağlamda elbette Gogol’un paltosundan çıkan Çehov’a yakın durduğu da anlaşılmaktadır.
Sayfa 20 - Sinağrit Baba, Sait FaikKitabı okudu
Sinağrit Baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı, o da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat aleminde olsun bir kişinin aklıyla hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesiydi. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilirdi.
Sayfa 129Kitabı okudu
Sinağrit Baba
"Cehennem Nişanı"nda beş sandaldık. Güzel bir ocak akşamı. Hava lodos. Denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. Çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar. Sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor...
Sayfa 94 - YKY, 8. Baskı: İstanbul, Mart 2008Kitabı okudu
