ayse tekrar paylaştı.
"İnsan ne yaşarsa yaşasın en çok kendi etkilenir. Üzgün olduğunuz zamanlarda birileri gelir ve sizi anladığını, en az sizin kadar üzüldüğünü söyler, külliyen yalandır bu. Hiç kimse sizin acınıza sizin kadar üzülemez."
//Sigmund Freud//
ayse tekrar paylaştı.
Insan denen varligin kutsal oldugu düşüncesi yerlesseydi, vahset ve ilkellik bu kadar kahramanlastirilmazdi.
ayse tekrar paylaştı.
Bir konu, ancak iletişim kurma çabalarınız tekrar tekrar reddedildiğinde ve bu yüzden o konuyu tekrar gündeme getirmeye gerçekten de cesaretiniz kırıldığında tartışma dışı olur.
Okur Takip Önerileri
ayse tekrar paylaştı.
Keşke insanlar dünyayı sevmeyi öğrense; yaşadıkları topraklarda birer misafir olduklarını anlayıncaya ve çocuklarına daha yeşil bir gelecek hazırlamanın bilincine erişinceye kadar, ne yazık ki bu katliam böylece sürüp gidecek!
Sayfa 21
ayse tekrar paylaştı.
Temel ilke, Türk ulusunun onurlu şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz.
Sayfa 9Kitabı yarım bıraktı
ayse tekrar paylaştı.
...her türlü hava koşulunu görmüş ihtiyar bir Hollandalı gemicinin garip bir vecizesini hatırlıyorum. Sözlerinin doğruluğundan şüphe duyulduğunda, “Bu söylediğim” derdi “geminin gövdesini bir denizcinin bedeni gibi büyüten denizin varlığı kadar gerçek.”
ayse tekrar paylaştı.
Ancak anlaşma altına girmiş bir
insan, geleceğe sahip olmadığı için
böyle bir ihtimalin altına girmez.
Çaresiz olarak çalışmanın şartlarında, uzlaşmacı bir
tavır takınmak zorundadır.
Çalışmanın şartları,inancına, duygularına ve zevkine ters bile düşse, herhangi bir çıkış yolu bulamaz.
Ekonominin icad ettiği gerçek dışı satın
alma gücü neticesinde, ortaya çıkan diktatörlük
ve çağdaş köleliğin gerçek manası budur işte.
Ferdin özgürlüğünün ortadan kalkması budur, her ne kadar hukukî ve siyasî yönden özgür olduğu vurgulansa da...
Ortaya çıkan bu gerçekler, "aldatan özgürlük"
gizli tahakküm veya "mecburi seçim"
gibi temel kaidelerle ifade edilebilinir.
ayse tekrar paylaştı.
Şununla kanıtlamak istiyorum ki, kendindeki erdemi hissetmeden, kendi kendine saygı göstermeden(ki aristokratlarda bu duygular gelişmiştir), hiçbir toplumsal...bien public(kamu yararı)! , toplumsal kuruma sağlam bir temel atılamaz. Asıl önemli olan, sayın bayım, kişiliktir; insanın kişiliği kaya kadar sağlam olmalıdır, çünkü her şey ona dayanır.
Sayfa 63 - Can yayınlarıKitabı okudu
ayse tekrar paylaştı.
İnsanın aşırı beslenerek midesini bozması ve dolayısıyla tüm vucuduna zarar vermesi gibi belleğine de fazla besin vererek doldurabilir ve tıkayabilir.Kişi,ne kadar çok okursa,o kadar az okuduklarının izi kalır.Bellek,üzerine sürekli yazı yazılan bir tablet gibidir.Bu nedenle,yansıması imkânsızdır ve kişi okuduğunu sadece yansıma yoluyla özümseyebilir.Okunan şey üzerinde sonra düşünülmeksizin göz ucuyla okunup geçilirse kök salmaz,çoğu kısmı yok olur.
Sayfa 61 - Aylak Adam YayıneviKitabı okudu
ayse tekrar paylaştı.
- " (...) İnsan hayatının içtimâî boyutunu değerlendirirken, cemiyetlerde bizim birbirimizden ve birbirimize karşı mesul olduğumuz gerçeğini düşünmek mühimdir. Üyelerinin, cemiyet içerisindeki davranışlar için standartlar tesis etmeleri, mevcut üyelere ve potansiyel üyelere standartları aşılamaları, kendilerini ve birbirlerini bu standartları desteklemekle mesul tutmaları, her hangi bir hakikî cemiyetin tabiatının ayrılmaz parçasıdır. Cemiyetin standartları, cemiyet üyelerinin refahı için duyulacak ortak bir kaygıyı içerecektir; aksi takdirde, içtimâî hayat, zahmete değmeyecek kadar az bir fayda sunabilir. Bunun tazammun ettiği önemli bir husus şudur ki eğer kişiler veya cemiyet dışındaki başka unsurlar, bu işlevleri devralırlarsa ve böylece üyeleri birbirlerinden mesul olmaktan âzâd ederlerse, bu, bir cemiyet için faydalı olmaktan çok yıkıcı olabilir..."
(William Hasker, İnsanın Özgürlüğü ve Kötülük Problemi, Tercüme: Fehrullah Terkan, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 53:1 (2012), ss.183-198)
ayse tekrar paylaştı.
Adına yaşama kavgasi denen kavgayı, karnımızı doyurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararlarına aykırı davranislara dek götürebilir
